Son dönemde yaşadığımız sarsıntılar içimizi dışımıza çıkardı. Genelkurmay Başkanlığı'nın 27 ülkenin ders kitaplarında yaptırdığı, Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde tespit edilen hususlar adlı çalışma, sonuçlarıyla canımızı sıksa da, içimizden dışımıza çıkma ümidiyle birlikte içimizi ısıttı. Buna göre, AB üyeleri dâhil pek çok ülkenin ders kitapları Türklere yönelik öfke ve önyargılarla doluymuş. Bu ülkelerin okullarında yeni yetişen nesillere Türkler, işgalci, işkenceci, yağmacı, tecavüzcü, sahtekâr gibi olumsuz sıfatlarla tanıtılıyor, öğretiliyormuş. Genelkurmay'ın bu çalışmasını bir hasar tespiti olarak görüyor, tamiri için gereken girişimleri de hasretle bekliyoruz. Uzun bir süredir, milletçe uyumuş, uyuşmuş, dışa dönük olmayı unutmuş, iç dertlerimizle boğuşmaya mahkûm edilmiştik. Türkiye, tarih boyunca, ne zaman siyasî, ticarî ve ekonomik anlamda içe dönük olmaktan kurtulmaya kalkışıp, dışa dönük davrandıysa, o dönemlerde hem büyük hamleler yapabilmiş, hem de başına büyük gaileler açmış(veya açılmış)tı. Dışa açık cumhurbaşkanlarının ve başbakanların yanlarına iş ve medya dünyasından zevatı alarak dış ülkelerde birlikte iş bağlamalarının tadı hâlâ damağımızda. Hemen her alanda büyümek, gelişmek, zenginleşmek, canlanmak için, içi ihmal etmeksizin, dışa dönük davranmak gerekiyor. İçe kapanan ölüyor, dışa açılan yaşıyor. İnsan bile çocukluğunun dışa dönüklüğünde, hızla öğreniyor, büyüyor, güçleniyor ve üretiyor. Yaşlılığında ise, içine kapanıyor, kendini dinliyor, pasifleşiyor, üretkenliğini kaybediyor. İnsan, dışa dönük olduğu sürece gelişiyor, içe kapandığında bedeni de, ruhu da çöküyor. Evlilikte bile cicim ayları daha dışa dönük, göçüm ayları daha içe dönük yaşanıyor. Firmalar da öyle. Üretime, iç işleyişe, sistemlere, yönetime kapanıp kalan yöneticiler ve çalışanlar, dış dünyadaki değişmeleri göremiyor, kendilerini ve firmalarını dışa kapatıyor, durgunlaşıyor, geriliyor, çöküyor, zayıflıyorlar. Marifet iltifata tabidir, alıcısı olmayan mal zayidir, demişler. Pazarı, satışları, gelir ve kazanç imkânlarını ihmal eden yöneticiler firmalarını dışa dönük tutamıyor, sonuçta kaybediyorlar. İçerdeki imkân ve kabiliyetleriyle, sahip olduğu değerleri, dışarıda, pazarlarda değerlendiremeyenler ayakta kalamıyor. İç olmadan dış olmuyor, ama işin neticesi dışarıda (piyasada) alınıyor. Hayat içe-kendine kapanarak değil, dışa-başkalarına açılarak daha keyifli yaşanıyor. Gün, gücümüzü ve enerjimizi dışa yöneltme vaktidir. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)