Kişinin kendini pazarlaması, hayattaki başarısını da etkiler. Bu ise, her ne satıyorsanız onu satmadaki başarınıza bağlı. Zirâ, insanlar tanıdıkları, hoşlandıkları ve güvendikleri birinden almayı tercih ederler. Özellikle, uzmanlık gerektiren profesyonel hizmetlerde bu böyledir. "İyi bir okulu bitirdim. Parlak bir diplomam var. Kimsede bulunmayan bilgi ve becerilere sahibim" gibi düşüncelere kapılmayın. Kendini pazarlamayı beceremeyen, yolda kalabilir. Kendinizi, hizmetlerinizi, fikirlerinizi satabilmelisiniz. Sizin gözünüzde "Beş para etmez" durumdaki akranlarınız, belki de, kendilerini pazarlamadaki becerileri sayesinde sizi geçtiler. Kişisel pazarlamaya ilişkin "stratejik bir plan"ınız olmalı. Çevrenizde tanınmışlığınızı ve hatırlanabilirliğinizi artırmak için kendinizi uygun bir şekilde "konumlandırma"lısınız. Sahip olduğunuz değerleri tanımalı ve bunun "piyasa için anlam"larını belirlemeli ve tartmalısınız. Bunları daha da artırmak ve güçlenmek için "fırsatlardan yararlanmalı, tehlikelerden uzak durmalı"sınız. İç ve dış çevrenizdeki muhtemel gelişmelerin getireceği fırsat ve tehditleri dikkate alarak, kısa, orta ve uzun vadeli "hedef piyasa"larınızı belirlemelisiniz. Her hedef piyasa için, ki bunların her biri bir grup insan olacaktır, "piyasa hedefleri"nizi tayin etmelisiniz. Uzun, orta ve kısa dönemde, o gruptaki insanlardan ne kadarını, ne amaçla, ne ölçüde, ne bakımdan etkileyeceksiniz? Tespit edin. Kişisel pazarlama stratejiniz ve konumlandırmanızla uyumlu olarak, iç ve dış çevrenize daha başka ne gibi değerler satabileceğinizi düşünmeli, geliştirmeli, üretmeli ve teklif etmelisiniz. "Müşteri" kitlenize verebileceğiniz o kadar çok şey var ki. Bunların en kolay ve en etkilisi bir tatlı tebessüm. Diğerlerini siz bulacaksınız. Hayırlı insanlar hayırlara vesile olurlar. Bu konuda ne kadar başarılı olduğunuzun basit bir ölçüsü var: Sizi arayıp soranların sayısı. Çok aranıyorsanız ne mutlu. Verin ve aranırlığınızı artırın. Önce almak yerine, önce vermek fikriyle hareket edin. (Bazıları bunu enayilik olarak görseler de aldırmayın.) Böylece, çevrenize sunduğunuz değerler ve onlara aktardığınız faydalar daha kolay kabul edilecektir. Zirâ, fiyatınızı makul limitlerde tutmuş olursunuz. Bunun daha doğrusu, sahip olduğunuz değerleri müşterinizin durumuna göre ayarlayacağınız bir bedelle sunmanızdır. Bilinirlik kadar, bulunabilirlik, ulaşılabilirlik de önemli. Bir ihtiyaçları olduğunda insanlar size hızla, her yerde, her vasıta ile ulaşabilmeliler. Arandığında bulunmalısınız. "Ben önemli adamım öyle her arandığında bulunmam" numaralarına girmeyin. Büyüdükçe ulaşılabilirliğiniz artmalı. Bir ucu sizde noktalanan bir dizi haberleşme halkalarınız olmalı ve bunlar şıkır şıkır işlemeli. Zihinlerde yer etmeli, mesajlarınızı beyinlere ve kalplere iletebilmelisiniz. Bir stratejiniz ve belirli hedefleriniz olmalı. Çevreniz bunlardan haberdar olmalı. En uygun mesaj kanallarını kullanmalısınız. Dilinizden düşmeyen bir sloganınız, yerine göre ayarlanan mesajlarınız olmalı. Yüz yüze ilişkilerinizde satışçılığın ilke, teknik ve yaklaşımlarından yararlanmalısınız. Velhasıl, başarılı bir satışçı olmalısınız." (s.96-97) Yeni çıktı... Prof. Dr. İsmail Kaya, "PAZARYERİ PAZAROLA! Kişisel Gelişme İçin Pazar Değerinizi Artırmanın 85 Yolu", bky, Mart 2004, (0212 454 21 65, bky.com.tr) Terzi söküğünü dikmeli.