Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) önderliğinde Hak-İş, Türk-İş, TESK, TİSK, Kamu-Sen, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD bir araya gelerek halka hitaben "Eve kapanma, pazara çık!" kampanyası başlatmışlar. Bu STK'lar kimleri temsil eder? Halk kimdir? Kimlerin pazara çıkması istenmektedir? Krizde, insanlar dört sınıfa ayrıldı: Kör duvarlara toslayan, yara-bere içinde yatan veya yeni bir kazaya karşı kazık fren yapanlar. Krizin canlarını acıttığı, yaktığı ama ümit ve sabırla bir süre bekleyebilenler. Her biri birer kapalı kutu gibi, bilinmeyen kirli çıkınlarıyla tuzları her daim kuru kalanlar. Medyada ve ortalıkta hem çalıp hem oynayan, keyif çatan, lay lay lomcular. Piyasalar, toslayanlar, yara-bereliler ve canı yananlarla dolu. Diğer iki azınlık, sayıca devede kulak kalıyor. Çalıp oynayanlar ve tuzu kurular piyasadan-medyadan ne kadar çekildiler ki? Bir kazanç görünce pazara hücumda hiç geciktiler mi ki? Bu kampanyada şimdi pazara çıkması istenen grup, adına halk denilen, zorunlu ihtiyaçlarını bile nasıl karşılayacaklarının derdine düşmüş insanlar olsa gerek. Boş cüzdanları, katlanan borçlarıyla bunlar pazara çıksalar n'olur ki? Hem bunların boğazı hiç durmadı, pazardan hiç çekilemediler ki? Halk şimdi mi kral oldu, kıymete bindi ki? Pazarlamanın ve pazarların kendi kuralları var. Müşterileri anlamadıkça, duygularını paylaşmadıkça, piyasalar düzgün işlemiyor. Dengeler tutmuyor. Varlıkları ve pozisyonları üyelerinin aidatlarına bağlı bu birlikler önce kendi ellerinin altındaki birikimleri kullansalar... Milyar dolarları aşan fonlarını iş ve aş üreten yatırımlara yöneltseler... Mümkünse, krizden çıkıncaya kadar, üyelerinden aidat almasalar, kesinti yapmasalar... Bu iletişim kapmayası belki medyaya bir cansuyu olabilir ama halkın susuzluğunu gidermeye yetmez, gibi görünüyor. Bu kampanyayla "tulumbaya su dökenler" dünyanın sloganlarla değil halkın kuruşlarıyla döndüğü gerçeğini bir anlasalar, bu da bir kazanç sayılır. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)