Kıymetlerini bilelim

A -
A +

Kar yağmasaydı bugün ilk ve orta dereceli okullarda eğitim başlamış olacaktı. Yollar yine tıkalı, insanlar yine barut gibi fitil burnunda bekleyeceklerdi. Olmadı. Bir hafta sonraya ertelendi. Geçen hafta İstanbul başta olmak üzere ülkede hayat tam durmadıysa da epeyce yavaşladı. Özel araçlar pek kullanılmadı, elektrikler saatler boyu kesikti. Elektrik olmayınca, doğal gaz kullanılamadı, sular kesildi. Doğal gaz için ha gitti ha gidecek telaşı yaşandı. Gaz olmayınca santrallerde elektrik üretilemedi. Evlerde memba suyuna alışanlar tedarikli davranmadılarsa musluk suyuna talim etmek zorunda kaldılar. Ekmek, gazete gibi günlük vazgeçilmezlerde aksamalar, bayatlamalar oldu. Meyve sebze Hal'e, pazara, eve ulaşamadı. Donanlar bozulanlar oldu. Bazılarımız çarşı pazar gezemedi, alışveriş yapamadı, canları sıkıldı. Kimileri etrafın beyazlığından coştu, kimileri havanın renginden kasavetlendi. Gazete manşetleri buna "kar yüzünden hayat durdu" dese de, aslında duran, pazarlama dişlisinin çarklarıydı. Hayat, pazarlama çarkı durduğu için durmuştu. Pazarlama olmazsa değer üretilemiyor, hayat kalitemiz iyileşmiyor, refah ve mutluluk oluşmuyor. İnsan ve mal lojistiği aksayınca hayat duruyor. Ana arterler, demiryolları, havayolları, denizyolları açıktı, ama yeterli değildi. İnsanların birbirine muhtaç olması gibi, taşıma yolları ve araçları da birbirine bağlı. Yolcu, havaalanına ulaşamıyorsa, trenden inen yolcu istasyonda geceliyorsa neye yarıyor? Nimetlerin kıymeti elden çıkınca anlaşılıyor. Hayatımızı yaşanır hale getiren, kolaylaştıran nice mal ve hizmetin kıymetini, bunlardan mahrum kaldığımız o karlı günlerde bir kere daha fark ettik. Meğer ne kadar çok insan bizim rahat, konfor ve huzurumuz için çalışıyormuş! Yolları açık tutmak, arızalara yetişmek, tıkanan yolları açmak için karda fırtınada açık havada gece-gündüz hizmet veren ekiplere teşekkür ediyoruz. Bazen şikâyet etsek de hepsinin bizim için çalıştıklarını gözlerimizle gördük. Evlere kapanınca aile gerçeğini fark ettik. Evden işe gitmenin de bir nimet olduğunu, evde birlikte bulunmanın faydasını, eve kapanmanın da bazen bir ihtiyaç olabileceği anladık. Başka zaman fırsat bulamadığımız işleri yaptık. Karlı olsun güneşli olsun her gün kullandığımız mal ve hizmetlerin hepsi, bizi kendileri için birer müşteri olarak gören nice kişi, firma, kurum, kuruluş ve hatta ülkeler sayesinde bize ulaşıyor. Bu kişi, firma veya kuruluşların neye yaradıklarını anlamamız için arada sırada kar yağması, kriz olması, işlerin durması, lojistiğin tıkanması, pazarlama çarkının aksaması iyi oluyor. Dünyanın çarkının nasıl döndüğünü görmemize yardımcı oluyor. Dünyada herkes bir pazar için, bir müşteri için çalışıyor. Müşterisinin gözünde değeri olan birtakım mal ve hizmetler üretip, bir şeyler bulup buluşturup onlara sunuyor. Karşılığında da mükâfatını, yani, kârını istiyor. Asıl kazanç buradan geliyor. "Marifet iltifata tabidir, alıcısı olmayan mal zâyidir", hesabı, "müşterisi olmayanın yaşama hakkı yoktur." İster kişi, ister firma, ister kurum, isterse ülke, hiç fark etmiyor. İlla ki, müşteriniz olacak, illa ki, onu memnun edecek, kaçırmayacaksınız. Gerçek şu ki, hayatımızı başkaları sayesinde kazanıyor ve yaşıyoruz. Daha iyi yaşamak ve daha çok kazanmak istiyorsak biz de başkalarına kazandırmak ve onları yaşatmak zorundayız. Saysak da sövsek de, pazarlama emekçileri bizim için çalışıyorlar, kıymetlerini bilelim. Lakin bizi istismar eden, hakkımıza tecavüz eden, bizi aşağılayan, bize tepeden bakan, bizi "muhterem" görmeyen aşağılıklara karşı da "müteyakkız" olalım. ------ (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.