Uçak kuştan korkar mı? Sürüyle olunca hem de çok korkuyor, tüfekle veya sirenle korkutup havaalanlarından bunları kovmak gerekiyor. Firma müşterisinden korkar mı? Eskiden korkmazdı ama şimdi işler değişiyor. Bireyler gruplaşıp, güçleniyor. Mallar, müşteriye eskisi kadar rahat itilemiyor. Şimdilerde, topluluklarla, kitlelerle, cemaatlerle, yığınlarla uğraşmak gerekiyor. Bunları firmalara, markalara "çekmek" için yeni stratejiler, yeni araçlar kullanılıyor. Firma müşteriye gidemiyor, müşteriler firmaya geliyor. Tek'in gücü ile çok'un gücü bir arada kullanılıyor. Eskiden tek tek avlanabilen müşteriler, medya çeşitlenmesi ve internet demokrasisi sayesinde güçleniyor, kendi yollarını kendileri buluyorlar. Pazarlamacılar şimdilerde bireyin yerini alan çoğulun nasıl çalıştığını anlamaya uğraşıyorlar. Kuşlardan balıklara, sığır sürüsünden karınca ve arı kolonilerine varıncaya kadar hayvanlar âlemini didik didik ediyorlar. Bir ders çıkarabiliriz ümidiyle... Çoğullar çeşit çeşit. Sığırlar bir arada otlanıp, koyunlar sürü halinde gezinseler de, bir bütün ve bir organizma olamıyor, koyunun biri kesilirken diğerleri geviş getirmeye devam edebiliyorlar. Balıklar ve kuşlar ise daha ürkek ve daha duyarlı. Beslenmek ve canlarını korumak için birbirlerini kolluyor, birlikte kaçıyor, cinsi cinsine beraber dolanıyorlar. Karıncalar ve arılar ise daha farklı. Koloniler oluşturuyor, organize oluyor, iş bölümü yapıyor, aralarında haberleşiyor, yiyecek arama, bulma ve taşımada birbirlerine destek oluyorlar. Arılar, kovana yaklaşan ortak düşmana birlikte saldırıyor; karıncalar amaçlarına ulaşmak için birbirine omuz verip köprü oluyorlar. (Ama yine de dumana yeniliyorlar, o ayrı.) Biz müşteriler, nerede insan, nerede kuzu, nerede balık, nerede kuş, nerede karınca ve nerede arı gibi davranacağımızı bir türlü bilemiyor, höt deyince kaçıyor, herkesi düşman belliyor, yerlisiyle yabancısıyla kendini güçlü sanan firmalara ve dayattıkları tarifelere boyun büküyor, sinek gibi de avlanıyoruz. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)