Gündemimizi kendimiz tayin edemiyoruz. Birilerinin önümüze koyduğu gündemlerle yönlendiriliyoruz. Piyasaların ısıtılması soğutulması, siyasetin gerilmesi gevşetilmesi, iktidar sahiplerinin değil, başka güç odaklarının eseriymiş gibi görünüyor. Gündem yapıcı değiliz. Olsa olsa, gündem takipçisi oluruz. Üç dört gün önceden yazı gönderince, sıcak gündeme yetişmek mümkün olmuyor. Onun yerine takvime bakıyorum, bugünün mana ve önemine uygun bir konu işlemeye girişiyorum. Bugün Dünya Haberleşme Günü. Ayrıca Gençlik Haftası kutlamaları da yapılacak. Gençlikle başkaları ilgilenir, biz haberleşmeye bakalım. Haberleşmeye şimdilerde "iletişim" diyorlar. Bana "itişme"yi çağrıştırıyor. Baksanıza, YÖK etrafında taraflar iletişemedi, itiştiler. İletişim ve ulaşım işlerine eskiden "münakale vekaleti" bakardı. Esasında münakale, kalkınma, refah ve mutluluğun anahtarı. Dahası, günümüz iş dünyasında lojistik ve iletişim alanında öyle hızlı gelişmeler yaşanıyor ki, bunları zamanında yakalayamayan ülkeler de, firmalar da, kişiler de hep kaybediyor. Üç-beş sene önce adını bile duymadığımız ürünler, aletler, sistemler ve işler bir anda hayatımızın ayrılmaz birer parçası oluveriyor. Bunları pazara sürenler kadar bunlara hemen adapte olanlar da, "ışık hızıyla" kazanıyorlar. Misaller çok. Cepten bir görüşme yapıyoruz. Telefonu kapatıyoruz, ekranda bir mesaj, "Kalan kontörünüz ..." Peşinden, bir mesaj daha, "xxxx numarayı ara, şu şu şu haberler cebinizde." İstersen okuma. Okuduktan sonra istersen ilgilenme. Benzincide ödeme yapıyorum, yandaki makineden cıırt bir kâğıt daha. Vadaaaa... "Şu şifreyi xxxx numaraya SMS ile gönder, şu kadar kontör kazan." Gönderiyorum, anında cevap geliyor. "Telefonunuza şu kadar kontör yüklendi." Veya, "şifreni gönder, 3 BMW çekilişi için 6 şans numarası kazan." Gönderdik, şimdi arabayı bekliyoruz(!) Kredi kartı ekstresi geliyor, kazandığım kontör puanlarım da gösteriliyor. Dilersem, belli bir numaraya mesaj gönderecek ve belirlediğim miktarda kontör telefonuma yüklenecek. Reklamda oğul babasıyla laubali tarzda konuşuyor. "Kontör göndersene..." Baba anlamıyor, oğlu anlatıyor. Baba uyanıyor, "Kerata, kartları değişelim şimdi sen bana kontör yolla!" diyor. GSM şirketleri bir yandan kontör satıyor, bir yandan da, sattıkları kontörleri kullandırmanın yollarını gösteriyorlar. Hâlâ duymayanlara duyuralım ki,Mobil Pazarlama adlı yeni bir akım bebeklik dönemini çoktan aştı, delikanlılık dönemine doğru boy gösteriyor. İş bilen ve kılıç kuşananlara acayip iş yapma fırsatları doğuyor. Bizden duyurması. Mobil telefonlar, GSM, Wap, GPRS, Internet, TV'ler, radyolar, gazeteler, mağazalar, firmalar, markalar hepsi iç içe. Akla ziyan ilişkiler ağıyla hedef müşterilere yönelik olarak kampanya üstüne kampanya yapıyorlar. Yarışmalar, bahisler, çekilişler, indirimler, kampanyalar, duyurular gırla gidiyor. Mobil pazarlamada GSM operatörleri ile firmalar-markalar, medya kuruluşları ve diğer taraflar arasında aracılık için yeni yeni ajanslar kuruluyor. Oluşturdukları iş ortaklıklarıyla, nasıl bir iş yaparız, kime ne satarız, hangi müşterileri daha sıkı nasıl bağlarız, yeni müşterileri nasıl çekeriz, yeni ürünlere-servislere nasıl müşteri buluruz, kısacası nasıl para kazanırız konularında sürekli kafa patlatıyorlar. Proje üstüne proje geliştiriyorlar. İnternette yaşanan iletişim devrimi Mobil Pazarlamada da yaşanıyor. Ama biz hâlâ, TT'yi özelleştiremedik. Bu saatten sonra özelleştirsek ne olur, kapatsak ne olur? Baksanıza, cep abonelerinin sayısı telli telefonları çoktaan aşmış. Aşmış bunlar aşmış...