Dünya, hızla değişen ilişkiler, uzlaşmazlıklar, gerginlikler ve yeni savaşlarla birlikte her gün yenileniyor. Pazarlar paylaşılıyor. Ülke, halk ve müşteri düşmanlıkları, yıkıcı rekabetler, yerini, uzlaşma, yakınlaşma ve paylaşmalara bırakıyor. Ticaret, savaşın; alışverişler de uzlaşmazlığın ilacı oluyor. Ekonomiler de yenileniyor. Zenginlik ve güç, artık, parayla, biriktirmeyle değil, bilgiye erişimle, kişi başı bant genişliğiyle, iş yapma hızıyla, dijitalleşmeyle, entelektüel sermayeyle, altın yakalılarla ve paylaşmayla ölçülüyor. Eskinin ham madeye, tekil ve lineer çözümlere, Newtonculuğa, modernizme, hiyerarşik düzenlere, pazar payına ve madde mühendisliğine dayalı manzarası sönüyor. Mavi yakalı işçilerden, bilgi işçisi beyaz yakalılara, oradan da bilgi yöneticisi altın yakalılara bir gidiş var. Yeni ekonominin bilgiye, lineer olmayan çoklu çözümlere, Kuantumculuğa, postmodernizme, düzensizliğe, gönül payına ve insan mühendisliğine dayalı dünyası güçleniyor. Dikkat ekonomisi gibi yeni kavramlar doğuyor. Yeni dünya, stratejik iş birliklerine, birleşmelere, dijital ve küresel ürünlere dayanıyor ve halkın, toplumun ve müşterinin hâkimiyeti giderek daha fazla hissediliyor. Ürünlerin bilgi içeriği ve dijitalliği artıyor, ömürleri kısalıyor, müşterinin ürünle ve birbirleriyle ilgilenim ve etkileşimleri artıyor. Fiyatlar dinamik ve esnek hale geliyor, online ihaleler, pazarlıklar, ücretsizler, bedava satışlar çoğalıyor. Fiziksel pazarlar kadar sanal pazarlarda da lojistik öne çıkıyor, toptancılar anlam kaybediyor. İletişim araç ve yöntemleri değişiyor, tek yönlü mesajlar ölüyor, sayılar kadar nitelikler de önem kazanıyor, bire bir iletişim, izinli iletişim, her an ve her yerde, her kanaldan mobil iletişim yayılıyor. İçeride ve dışarıdaki, içimizde ve dışımızdaki engellerden, değişime karşı durmayı meslek edinen, bunu bir marifet sanan grupların farfarasından kurtulabilirsek belki biz de bu değişimlere ayak uydurabiliriz. Neden olmasın? (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)