İşin suyunu çıkarmışlardı. TV'lerden, radyolardan, internetten yaydıkları çığırtkanlıklar yetmiyormuş gibi özelimize kadar giriyor; kişi, yer, zaman, ortam, dinlemeden, tüketicileri mesajlarla sürekli bombalıyorlardı. Telefonlara zırt-pırt mesajlar geliyor. Zırlamaların ardı arkası kesilmiyor. Belki önemlidir duygusuyla bakıyoruz. Mesajın kimden geldiğini anlamak için harcanacak zamana bile değmeyecek, insanın kafasını karıştırmaktan başka işe yaramayan, birbirinin kopyası, hepsi de emir kipiyle düzenlenmiş mesajlarla karşılaşıyoruz. "İşte biz böyle zekici işler yapar, müşterimiz için canla başla çalışır, onun menfaatine her gün, her vesileyle daha başka neler sunabileceğimizi bilemeyiz" tafrasında, sonu emirle biten yüzlerce SMS mesajı, ya da bunun sesli versiyonları... Sizi bilmem ama bunlarla karşılaşınca, içimden dışımdan, "sıktınız artık haa!" demeden edemiyorum. "Bu bir otomatik mesaj olup, bilgilendirme amaçlıdır" diyen mekanik bir sesle veya "İsmail Beyle mi görüşüyorum" girişiyle başlayıp, benim ben olduğumu anlamaya mecburmuş gibi tekrarlanan sorularla giderek tatsızlaşan, "bilmem ne amaçla bu görüşme kaydedilmektedir" diye devam eden, ama sonunda mutlaka ve mutlaka benden bir şey yapmamı isteyen konuşmaları çok itici buluyor, ilk kelimeden sonra hemen kapama düğmesine basıyorum. Maillerim zaten uzun süredir "istenmeyen postala"ra karşı koruma altında. İnsanlar bu tekliflerden etkileniyor mu kestiremiyorum, ama binde biri kabul görse bile firmalar çok para kazanıyor. İstenmeden gönderilen ticarî maksatlı saldırgan mesajlardan tüketicileri korumak için dünyada da çeşitli çareler aranıyor. Bazı ülkeler Opt-in, bazı ülkeler Opt-out tarzında kanunî düzenlemeler yapıyorlar. Opt-in olanda, firmalar önceden izin almak zorunda; Opt-out olanda ise, "listeden çıkar" seçeneği sunuluyor. Duyduk ki, İletişim Kurulu bu yolda daha etkili tedbirler alacakmış. Düzenlemeleri heyecanla bekliyoruz. Nasılsa bunlar da bir şekilde delinir, ama hiç değilse bir süre kafamızı dinleriz. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)