Yıllardır, "Pazarlama hayat, hayat pazarlama" diyegeldik. Bu gerçeğin giderek daha yakından ve daha geniş kesimlerce algılandığını görünce mutlu oluyorum. Herkesin haberi olsun, duymayan kalmasın, işte yine diyorum ki, pazarlama yarınlarda "daha büyük olacak". Hepimiz bu dünyanın içindeyiz. Alıcı ve satıcılar olarak, bir o yanda, bir bu yanda yer alıyoruz. Rollerimizi yerli yerince oynamaya çalışıyoruz. Rollerimizi doğru algılar ve hakkını vererek oynarsak, hepimiz, hep beraber daha mutlu bir hayat yaşayacağız. Benim rolüm işin akademik yanlarını, bilim ayağını, gücümün yettiği her yere yansıtmak. Pazarlamada alıcı-satıcı dışında bir de "aracılar" tarafı var ki, işte işin o kolu geçen hafta 19-21 Kasım 2004 tarihlerinde İstanbul'da "Marketingist, Pazarlama fuar ve konferansı"nda bir araya toplandı. Fuarın "Yolunuzu, zihninizi, ufkunuzu, piyasayı açın" sözlerinden oluşan sloganı bir şişe açacağıyla sembolize edilmişti. Çok beğendim. Fuarda tema olarak seçilen "pazarlama zekası" terimi ise biraz kafa karıştırıcıydı. "Intelligence" karşılığı kullanıldıysa, zeka yerine "istihbarat" denmeliydi. Pazarlamada istihbarata da, "zeka"ya da ihtiyaç var. "Pazarlama Zekası" MQ, "Marketing Quotient" diye bir terim daha var. Bunun anlamı biraz daha farklı. Bir firmanın, bir markanın, bir işletmenin, bir kampanyanın "ne kadar pazarlamalılaştığının" bir ölçüsü. MQ'yu daha iyi ifade etmek için benzer diğer terimleri hatırlatmalıyım. Beynin kıvraklığının ölçüsü IQ, duygusal zekanın derecesi EQ, ruhsal zekanın çapı SQ ile ölçülüyorsa, "Pazarlama Zekası"nın seviyesi de MQ "Marketing Quotient" üzerinden ortaya konuluyor. Marketingist fuarı, pazarlamanın emekçilerini, yardımcı kuruluşlarını ve tedarikçilerini bir araya getirmekle, firmalarımızın MQ'larının daha da yükselmesine katkıda bulunmuştur, inşallah. Fuara katılanlara baktığımda bunların birer emekçi rolüyle öne çıktıklarını görüyorum. Fuardaki konferanslar ve "eğitim" toplantılarıyla, emekçilerimizin, işin "beyin" tarafına da eğilmeleri memnuniyet verici, elbette. Üstelik, içeriden ve dışarıdan gelen renkli "beyin"lerin Pazarlama Zekamıza neler kattığını gelecekte birlikte göreceğiz. Marketingist, pazarlama emekçilerinin fuarı, dedik. Gerçekten öyle. Fuara katılan firma ve kuruluşların büyük çoğunluğu, başka firma ve kuruluşların pazarlama programlarını hayata geçirmelerinde ihtiyaç duyacakları girdileri, ürünleri, hizmetleri onlara sağlayan birer tedarikçi konumundalar. Bu işten ekmek kazanıyorlar. Bu firmaların her biri, kendi başlarına birer firma ve işletme olmaları dolayısıyla, elbette kendilerine ait pazarlama faaliyetlerinde de bulunuyorlar. Ama, bunların yaptığı asıl iş, pazarlama değil. Pazarlamaya destek sağlıyorlar. Her biri, pazarlamanın bir parçasıyla ilgililer. Pazarlamada asıl oyunu, kendisine belli bir piyasayı hedef seçerek oradaki müşterileri "zevkten dört köşe" yapmaya uğraşan firma ve işletmeler oynuyor. Yönetiyor. Fuardakilerin işi, bu oyunlar için sahneleri hazırlamak. Bu fuar, bize bir kere daha gösterdi ki, pazarlama çok renkli, çok boyutlu, çok kapsamlı bir konu. Firmalar netice alabilmek, amaçlarına ulaşabilmek, hayatta kalabilmek için, fuarda yansımasını bulan binlerce iş ve faaliyeti, hedef müşterinin "en çok beğeneceği" bir konsere dönüştürerek sunmak zorundalar. İşte bu fuar, binlerce kişi ve faaliyeti bir araya getirerek sonuç almak durumunda olan "pazarlama empresaryo"larına, kullanabilecekleri "paletin" bu ana kadar farkında olmadıkları yeni yeni renklerini görmelerine yaradı. İlk adım için bu, büyük bir başarıdır. Pazarlamanın bütün emekçilerine selam olsun!