Herkes birilerine bir şeyler harcatmaya uğraşıyor. Anne-babalar çocuklarına zamanlarını, onlar da anne-babanın paralarını nereye harcayacakları konusunda etkilemeye çalışıyorlar. Firmalar, mağazalar, markalar da öyle. Bir yandan nereye ne harcayacaklarını, bir yandan hangi müşteriye nasıl harcatacaklarını düşünüyorlar. Devletin harcamaları halkın bazısını memnun, kimilerini de mahzun ediyor. "Pazarlama, birilerine bir şeyler harcattırmaktır." diyoruz. Naktimize de vaktimize de pazarlamacılar karışıyor. Dananın kuyruğu da işte burada kopuyor. Kopan kuyruğu anlatmak için kupkuru bir harcama kelimesi yanında sarf, iktisat, infak ve israfı da konuşmak zorunda kalıyoruz. Sarf, harcamak, tüketmek, ama özellikle, bir maksat için kullanmak. İktisat, idareli olmak, tasarruf etmek, harcadığının karşılığını da gözetmek, zamanlıca ve akıllıca harcamak. İnfak, insanın istifadesine sunulan her şeyi, asıl amacı için, bu nimetleri verenin maksadı için harcamak ve bunlardan başkalarını da yararlandırmak. İsraf, savurganlık, boşa harcamak, saçıp savurmak, çarçur etmek; maksatsız, yersiz, gereksiz, uygunsuz yerlere harcamak. Harcamalarda yanılmak; aşırı, gafil ve cahil davranmak. "Her sarf israf değildir." "İnfak israf olmaz." "Devlet israf etmez sarf eder." sözlerini de hatırlatalım. Dünyada ve bizde ardı arkası kesilmeden birer birer patlayan ekonomik bombaların geçmişte medya ve pazarlama desteğiyle şişirilen bir takım hayallerin, israfların, infaksızlık ve iktisatsızlıkların sonucu olmadığını iddia edebilir misiniz? Mübarek ayda coşan piyasaların, dolup taşan sofraların ne kadarının Ramazan bereketi, ne kadarının kulların sefaleti ve ne kadarının da israf şişinmesi olduğuna bakınız ve yaklaşan sıkıntılı günler için tedbirlerinizi ona göre şimdiden almaya başlayınız. Pazarlamacılar, bizleri iktisatlı ve infaklı sarflara yöneltebildikleri, israftan korudukları ölçüde hayır işlemiş olacaklar. Yoksa, cayır cayır yanacaklar. > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)