Tâlip çok sâhip yok

A -
A +

İlk ve orta dereceli okullarda üç ay sürecek tatil dönemi başladı. Karneler ve hediyeler alındı verildi. Piyasalara bir hareket geldi. Bu hafta, Pazarlama gözlüğüyle çocukların dünyasına bir göz atmak istiyorum. Bir kere, çocukları hedef alan mal ve hizmetler çok büyük rakamlara ulaşıyor. 15 yaşın altındaki nüfusun çokluğuyla övünüyoruz ya, işte bunun için. Bebekler doğar doğmaz, hatta doğmadan önce, birçok ürünün müşterisi oluyorlar. Bir aylıktan itibaren de anne-babaları onları alışverişe çıkarıyorlar. Bebekler de, ağlamalarıyla, nazlarıyla işe karışmaya başlıyorlar. Dört yaşlarına geldiklerinde ise, ceplerinde harçlık, birer müşteri olarak kendi başlarına para harcıyorlar. Alışverişte kadınların büyük bir ağırlığı var. Bunu biliyoruz. Ama onların üzerinde de en fazla çocukları etkili. Ne de olsa anneler, çocuklarının iyiliği için yırtınıyor, onlara en iyisini almaya uğraşıyorlar. İnsan, neslin devamına canından daha fazla öncelik verir, evladları için her şeyi yaparmış. Bebekler üç yaşından itibaren markaları tanır ve anne-babaların aldığı markaların yüzde 80'ini onlar belirlermiş. Otomobilde bile etkileme derecesi yüzde 67'ye kadar çıkarmış. Uyanık pazarlamacılar, yarının büyükleri olan çocukları şimdiden kendilerine müşteri yapmanın yollarını buluyorlar. Çocukları bir nevi, "eğitimdeki müşteriler" olarak görüyorlar. Yıllar sürecek bir eğitimle gelecekteki müşteri profillerini şimdiden hazırlıyorlar. Çocuklar pazarlama endüstrisi için gerçekten çok önemli bir hedef pazar. Dünya çapında faaliyet gösteren dev firmalar, çocukların dünyasını daha iyi anlayabilmek ve onları etkileyebilmek için ciddî araştırmalar yapıyorlar. Çocuklar yoluyla büyüklerin gönlünü kazanmanın yollarını buluyorlar. Bankalarımız da işin farkındalar. İş Bankası Kumbara Fonuyla, Akbank Bebek Hesabıyla, Garanti Mini Banka ile, Yapı Kredi, Akbank, Vakıfbank ve Finansbank ise özel kumbaralarla çeşitli kampanyalar yapıyor. Bankalar çocukları ne kadar çok severmiş, değil mi? Reklâmcılar da çocukları ve bebekleri pek severler. Molfix, Dalin, Johnson vb. markaların cıngılları dilimizden düşmez. Saf ve temiz halleriyle sabîler bu güzel duyguları müşterilere doğru yaydıkları için reklamcılar her fırsatta çocuk ve bebek motifleri kullanırlar. Reklâmlarının ne kadar dikkat çekici olduğunu anlamak için denemelerini bile bebekler üzerinde yaparlar. Büyüklerin dikkatini çekmek, gönlünü çelmek isteyen, onlara çocuklarından bahsetsin. Kesin etkilidir. Hemen gevşerler. Satış işindekiler bunu iyi bilirler. İyi kullanırlar. Biraz buruk-belirsiz geçen son ABD ziyaretinde, Başbakan bile, havayı renklendirmek için parkta karşılaştığı çocuklarla birlikte resim çektirmedi mi? Clinton'un Türkiye ziyaretinden zihinlerde kalan hatıra "kucağındaki bebek" resmi olmadı mı? Devir imaj ve marka devri. Marka ise gönül işidir. Marka olma iddiasındaki herkes, çocuklarla daha yakından ilgilenmeli. Reklamlarla, oyuncaklarla, maskotlarla, zihinlerine ve gönüllerine bir şekilde girmeli. Yılda 40.000 reklam seyreden ve henüz kimliğinin oluşmadığı bir yaşta, çocukların yanıltılması ve istismar edilmesi tehlikesi de var. Anne ve babalar bu konuyla ilgili endişelerinde haklılar. Çocuklarını korumak için yapılanları tenkit yerine dünyayı daha iyi tanımaları ve ona göre davranmaları gerekiyor. İş adamlarımızın önce kendi çocuklarıyla, daha sonra müşterileri olabilecek çocuklarla, ardından müşterilerinin çocuklarıyla ve şayet güçleri yetiyorsa bu ülkenin ve dünyanın bütün çocuklarıyla daha yakından ilgilenmelerini arzu ediyoruz. İsterlerse, dünya ve ahiretleri için çok güzel işler yapabilirler. Tâlibi çok olan çocuklarımızı sâhipsiz bırakmayalım. Bir şeyler yapalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.