Tanıtım Takıntısı Tikir Tikir

A -
A +

Tıkır tıkır işleyen bir çarka çomak sokmak gibi olmasın ama mühendislik damarımla, pazarlama sevdam buluşunca yazmadan duramadım. Firmalarımızın bir huyu var: İşler tıkandığında, nedenini anlamadan, bir anda "eğitim şart" dercesine, "tanıtım noksan" der, çıkarlar. Bu anlayışa göre, aslında malları kapış kapış gidecektir ama "pazarlamacılar" bir türlü tanıtıp, satamamaktadırlar. Aynı mantık, sanayici dernekleri düzleminde de yaşanır. Büyüme yaşadıkları dönemde sesleri çıkmayan, fuarlarda ve yabancı müşteriler karşısında birbirine rakip olan yerli firmalar ve sektör dernekleri, işler tıkanınca bir araya gelir veya getirilirler. Akıllarına gelen ilk çözüm de, "tanıtım yapalım, tıkanıklıkları aşalım, tıkır tıkır satalım" olur. Biz bu filmi çok gördük. Dizinin son versiyonunda makine tanıtım grubu, "tanıtımda millî mücadele dönemi" başlatmış. "Dünyanın makinesi, Türkiye'nin kalitesi" sloganıyla Türkiye'deki televizyonlara, gazetelere, dergilere ve açık hava mecralarına 10 milyon TL harcanacakmış. Türkiye, "yerli malı yurdun malı" türünden, Türkün Türk'e propagandası havasındaki bu hareketleri çok gördü. Medyacıları memnun eden bu son "tıkır tıkır" kampanyasından önce, "kriz varsa çare var, oturma çarşıya çık" hareketi yaşadık. Bir hafta sürdü, arkası kesildi. Fuar yüzünden ikiye bölünen tekstil ve hazır giyimciler, derime güveniyorum diyen deri tanıtım grubu ve tabii ki, bu işlerin agası, fındıkçıların aganigisi de hâlâ hafızalardadır. Ne oldu? Bu ürünlerden hangisi şimdi dünyanın neresinde başköşeye oturdu? Bir numara oldu? Mesele basit bir "yabancı marka takıntısı" mıdır, yoksa ortada ciddî bir pazarlama sakatlığı mı vardır? Oturup düşünmek lazım. Türkiye'deki firmalara 23 milyar dolarlık makine satan yabancılar, neler yapıyor da yerlilere tercih ediliyor? Sadece makinelerine, markalarına ve ülkelerine mi güveniyorlar; yoksa müşterilerinin gönlünü, beynini ve elbette cüzdanlarını hareketlendirmek için A dan Z'ye topyekün pazarlama mı yapıyorlar? Sadece mühendislik ve tanıtımla bir yere varılmayacağını, asıl olanın müşteri beğenisi olduğunu; bunun da ancak kapsamlı, köklü ve ciddî pazarlama programlarıyla üretileceğini niçin es geçiyoruz? Başka sektörlerde de yeni tanıtım grupları kurmadan önce pazarlamayı ve dünyayı tanıma grupları kursak daha iyi olacak! Pazarola, Hayırola! >> (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.