Yıllardır güzel güzel kullandığınız cep telefonuna bir gün "yüksek fatura yüzünden telefonunuz görüşmeye kapatılmıştır" mesajı gelirse ne yaparsınız? Hemen "müşteri hizmetleri"ne başvurursunuz. Orası size bir rakam söyler, dünyanız kararır. Maaşın neredeyse tamamı telefona gidecektir. "Böyle bir şey nasıl olur?" şaşkınlığına karşıdan cevap gelir: "Faturanız gelince itiraz edersiniz." "Nedir, ne olmuştur?" gibi sorularınıza tam bir cevap alamazsınız. "Uydudan çet yapılan bir numarayla görüşmüşsünüz" derler. "Ne uydusu, ne çeti" demeye kalmaz, aldığınız cevap, "Faturanızı bekleyin" olur. Sadece bekleme değil, manevî bir işkence başlar. Böyle bir görüşme yapmadığınızı nasıl kanıtlayacağınızı, parayı nereden bulacağınızı, sizi kimin ve neden enayi yerine koyduğunu filan, kurar durursunuz. Günleriniz kara kara düşünmekle geçer. Fatura da bir türlü gelmez. Haftalardır telefonsuzsunuzdur. Cep telefonuyla bir kerecik resim çekmiş, kendi telefon numaranızı da içeren bilgilerle birlikte internet ortamına e-mail atmışsınızdır. Oraya saldığınız bilgilerin nerelere gittiğini ve kimlerin eline geçtiğini tabii ki hiç bilemezsiniz. Ama fatura somuttur ve rakamı da korkunçtur. İnternete telefonla bağlanırsın. Seni uyarırlar, "aman telefon bağlantına dikkat et, bilgisayar başında değilken, hatta bilgisayarın kapalıyken bile senin telefon numaranı kullanarak birileri paralı telefon hatlarına girip faturayı senin hesabına yazdırırlar. Sen Cayman'larla, bilmem nerelerle saatlerce görüşmüş görünürsün" diye sıkı sıkı tembih ederler. Neyse ki, ADSL çıkar da, bu korkudan kurtulursun. Hele bir de, "virüslü maillerle senin bilgisayarına program yüklerler, klavyeden yazdığın bütün bilgileri, kullandığın şifreleri, hesap numaralarını senin ruhun bile duymadan çalar ve hesabından para çekerler" demezler mi? Sende şafak atar ve elini eteğini internet bankacılığından nasıl çekeceğini düşünmeye başlarsın. Daha yeni okudum, Google yerine yanlışlıkla "Googkle.com" diye yazanlar farkında olmadan başka bir siteye yönlendiriliyor ve her türlü muzır programları ve virüsleri şıp diye bilgisayarına bulaştırıyorlarmış. Bir de internet bankacılığı işleri kolaylaştırır derler. Güvenlik endişesiyle günlük işlem limitlerini çok düşük tutarsın. Limitini yükseltmek istersin, telefon bankacılığına girmek zorunda kalırsın. "Filan numarayı çevir, orada şunları tuşla" derler. İki fakülte bitirmişsindir, profesör olmuşsundur, "çağrı merkezindekiler" seferber olmuştur, ama sen gecenin yarısında işini halledememişsindir. Selameti, sabah şubeye gitmekte bulursun. Neyse ki bir öğrencin araya girer de, işin hallolur. Bu da geçen hafta yaşandı. Vadaa kampanyasından kartlı cep telefonun için bedava kontör kazanırsın. Yüklemek için bütün talimatları yerine getirirsin. "Annenizin kızlık soyadı bizdeki kayıtlara uymuyor, yeniden deneyin" cevabı gelir. Tekrar tekrar denersin, yine olmaz. Sonunda 444'lü bir numaradan "müşteri hizmetlerini arayın" derler. Orayı ararsın, hatlar hep doludur. Telefonda beklemekten sıkılır, beş milyonluk bedava kontör için onbeş dakika telefon parası vermektense, "kontorün de, bedavan da senin olsun" der, telefonu kapatırsın. Yüksek faturalar yüzünden elini normal telefona bile uzatmaya korkarsın. Doğal gaz sayacın bozulur. Aylar sonra farkına varılır. Hesâben bildirdikleri tahminî bir bedeli ödemek zorunda kalırsın. Sahi, o fatura hiç de canımızı yakmamıştı. Anlaşılan, doğal gazın teknolojisi o kadar da ileri değilmiş! Şimdi ben, bu "pabucu yarım Cello"nun geliştirdiği, "nerede teşkilat, orada müşkülat" türünden teknolojiler karşısında, başıma bir iş gelirse ve başka bir fatura bombası daha elimde patlarsa, bir müşteri olarak ne yapacağım? Her an karşıma çıkabilecek bu ve benzeri teknoloji bombalarından beni kim kurtaracak? Bir yolunu bilen varsa, lütfen bana da bildirsin.