Terörden Vazgeçtim, Muhabbeti Seçtim

A -
A +

Geçen haftaki, Küresel Terörizm Sempozyumu'ndan ilham alarak bu hafta "Baskın (Ambush) Pazarlama" iyi giderdi ama vazgeçtim. Baskın fırsatı çok, onu başka zaman yazarız. Bu günü kaçırmayalım. Bugün Dünya Tiyatrolar Günü ve Kütüphane Haftası. Bunlara bir tutam da Pazarlama katıştırsak? Kitabın altın çağlarından bu yana asırlar geçti. Kitap ayağa düştü. Halkın okumadığından şikâyet ediyoruz, okunacak kitap yayınlamıyoruz. Kitap satıyoruz, okutamıyoruz. Okutuyoruz hayrını görmüyoruz. Anlaşılan, kitap dâhil, bakışımızı ve yaklaşımımızı değiştirmek gerekiyor. Üstüne bir değer katmadan, sıradan ürünleri alıp-satma devri kapandı. Bir dönem insanlar mal-ürün sattıklarını sandılar. Şimdi ise, çoğu işletme, malların hizmetle birlikte satıldığının farkına vardı. Geleceği gören bazı firmalar ise, yeni bir "deneyim ekonomisi" devrinin ufukta yükseldiğini kavrayıp, esaslı bir değişime hazırlanıyorlar. Tiyatro bir sanat ve sanata iş hayatında giderek daha fazla ihtiyaç duyuluyor. İşinizde başarılı olmak istiyorsanız, müşterinizi hoş edecek, ona keyifli dakikalar, saatler, günler yaşatacak her türlü ürünü, hizmeti, işi ve faaliyeti müşterilerinize bir bütün olarak bir tiyatro ahengi ve titizliğinde sunacaksınız. Sattıklarınız birer bahane. Müşterinin mutluluğu esas. Deneyim ekonomisinde işletmeler, müşterileri karşısında, bütün hünerlerini sergileyip, kaliteli bir yazarın senaryosunu (stratejisini) titizlikle ve her türlü ayrıntıyı düzenleyip heyecanla sunan profesyonel tiyatrocular gibi davranıyorlar. İnsanlar "oyun ve eğlence" istiyorsa, kuru kuruya mal değil, eğlence satacak; bir yolunu bulacak, müşterinizi hoş edeceksiniz. Onlara yıllarca unutamayacakları deneyimler yaşatacaksınız. Kütüphanelere okuyucu çekmek için, kitapları satmak ve okutmak için de işi oyun ve eğlenceyle buluşturmak lazım. Eğlenceyi öne çıkaran deneyim ekonomisini derslerimde un-pasta-düğün örneğiyle açıklıyorum. Undan, hazır pasta karışımlarına, pastadan pastaneye, pastaneden özel günler organizasyonuna geçiyorum. Deneyim pazarlaması'na giden yol, pasta örneğinde, pasta yapımında kullanılan malzemelerin "meta" olarak satıldığı ilk aşamayla başlıyor. Sonra, paketlenmiş hazır pasta bileşimleriyle "ürün", hazır kekler ve pastanelerle "hizmet" ve en sonda da komple parti organizasyonlarıyla "deneyim" aşamaları ortaya çıkıyor. Her aşamada katma değerler de, kârlar da büyüyor. Deneyime doğru gidildikçe müşteri memnuniyeti de katmerleşiyor. Her adım, firma açısından katmerli bir değer artışını ifade ediyor. Sunular geliştikçe, alıcı satınaldığı şeyin aslında tam olarak istediği şeye daha çok yaklaştığını görüyor. Şirketler de çok farklı türde deneyimler sahneledikleri için bunları birbirinden daha kolay farklılaştırabiliyor, dolayısıyla sadece piyasa fiyatına bağlı kalmaktan kurtuluyor, sağladıkları farklılaştırılmış değer üzerinden nispeten yüksek bir fiyat uygulayabiliyorlar. Pazarlama gücünü gösterebiliyor. Evde kendileri kek yapan anneler, aynı miktarda malzeme için kuruşun hesabını yaparken, kafede muhabbet ederken ne ödediğine bile bakmıyor. Devir muhabbet devri. "Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, / Gönül muhabbet ister, kahve bahane..." Elimde, tiyatro, kitap ve pazarlama üçlüsünü buluşturan bir kitap var. "Deneyim Ekonomisi - İş Hayatı Bir Tiyatro ... ve de her şirket bir sahne". Şahane bir pazarlama kitabı. Günün mânâ ve ehemmiyetine binâen tavsiye ediyorum, efendim. Muhabbetin olduğu yerde teröre yer kalmıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.