Üreten, tüketen veya yöneten olarak sayısız kararlar alırız. Süpermarket tuzağında yaptığımız gibi, bazı kararlarımızı hiç düşünmeden, düşünemeden alırız. Evlilik, kariyer, istifa gibi durumlarda aylarca düşünür, tartar, ölçer biçer, öyle karar veririz. Otomobil, mobilya, gibi bazı kararları, birkaç kişiye danışır, biraz araştırır, vakti gelince alırız. Kararların pek çoğu daha önceden aldığımız kararlarımızın sonucu ortaya çıkan durumlar veya konularla ilgilidir. Her tercih bizi yeni kararlara taşır. Sanki kendi kararlarımızla kendi başımıza sürekli yeni çoraplar öreriz. Tekrar tekrar aynı karar noktalarına gelmemek, bir fasit daire içinde dönüp durmamak için bir kararımızın ardından başka ne gibi kararlarla karşılaşacağımızı önceden kestirmek, kararlarımızı satranç oynar gibi, bir dizi halinde baştan planlamak durumundayız. Şayet belli bir amaca dönük bir bütünlükle oluşturulabilmişse, ortaya bir strateji çıkıyor. Uzun vadede muhtemel gelişmeleri tahmin ederek her gelişme karşısında nasıl bir tavır alınacağını baştan çözmüş, kendi oyununu kendisi planlamış kişilere stratejist diyoruz. Stratejist, uzun vadede amacına ulaşacağından neredeyse emindir. Stratejist, her gün yenilenen bir dünyada, hedef aldığı o özel günün ve o özel amacın sonrası için de kendini hazırlar. Stratejist, ilgilendiği konuyu ve çevredeki gelişmeleri en ince ayrıntılarına kadar yakından takip eder. Gerçek bilgilere sahip olmanın, doğru bilgilerle sürekli beslenmenin bir yolunu bulur. İllüzyonlara, manipülasyonlara kendini kaptırmaz. Kişi, firma, kurum ve kuruluşlar ve hatta ülkeler, gelecekleriyle ilgili kararlar alırken ve uzun-orta vadeli planlamalar yaparken, karşılaşacakları tehdit ve fırsatları, zayıf ve güçlü yanlarını dikkate alır, bol bol, eski adıyla SWOT, yeni adıyla TOWS analizleri yaparlar. Şimdilerde ortalık uzmandan, analizciden, yorumcudan geçilmiyor. Lakin TOWS'dan asıl maksadın geleceğe dair stratejiler belirlemek ve bugünden başlayarak atılacak adımları şimdiden sıralamak olduğu unutuluyor. Kanıtsız, ispatsız vaad, iddia bol; yorum ve analiz de var, lakin yordam ve strateji yok. Milletçe, girdaba kapılmış tekne misali, aynı konular, aynı laflar, aynı isimler etrafında dönüp duruyoruz. Seçimden sonra fert fert ne yapacağımıza, ülke olarak nasıl bir stratejiye girişeceğimize dair bize ilham verecek; önümüze yepyeni hedefler koyacak; bizi üretmeye ve gerekiyorsa gelecek için fedakârlığa çağıracak bir lider bekliyoruz. Böyle bir lider geldi, ne âlâ. Gelmedi, işte o zaman vay başımıza! > (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)