Vaadlerin bini bir para. Vaadler tutulmasa da, siyasetçilere güvenmese de halk bunlara kanıyor. Memlekette bir "kim daha cin yarışı" sürüp gidiyor. Pazarlama bazılarına göre, "bir vaad sanatı". Firmalar, markaları, ürünleri, reklamları, satıcıları ve promosyonlarıyla açık-kapalı türlü vaadlerde bulunuyor. Pazardaki müşteri kapma yarışı "en beğenilecek vaadi keşfetmek ve duyurmak" üzerine yaşanıyor. "Vaad oyunu" işe yarıyor ki, asırlardır sürüp gidiyor. Vaad işi aşırı bir cinliğe dönüştü. Verecekmiş, veriyormuş, vermiş gibi yapıp alıyorlar. Sadece birkaç misale yerimiz yeter. Telefona bir mesaj, "Doğum gönünüzü kutlarız. Bu gün 50 SMS bedava". Ben "bedava SMS vaadiyle" sanki ödüllendirilmiş gibi oluyorum, ama aslında GSM şirketine para kazandıran bir ajan durumuna düşürülüyorum. Durup dururken benden bir mesaj alan dostlarımın bir kısmı nezaketlerinden bana cevap yazıyor, belki cepten konuşuyor, belki ben de onları cevaplıyorum. Bunların hepsi de şirkete gelir yazıyor. (Operatörler için SMS ve kontör hizmetinin marjinal maliyeti neredeyse sıfır. Yani aboneler daha fazla konuşsa, mesajlaşsa bunun operatörlere getirdiği ek bir yük yok, ama getirdiği para çok.) "Evden eve ev telefonuyla konuşulur" diye şaklabanlık yapan başka bir şirket "şehirlerarası tarifeyle şehir içi tarifeyi eşitledim" diyor. Sanırsın ki, "verecek". Vermiyor, eşitliği, daha çok kullanılan şehiriçi tarifeye zam yaparak sağlıyor. Kotalı ADSL'de hızı arttırdım diyor, kotayı aşanların artacağını, faturaların şişeceğini iyi biliyor. "Cepcisi" de "sabiti" de telefoncuların başka bir "numarası" daha var. Ücretleri "saniye" değil, "kontör üzerinden" hesaplıyorlar. Kontör 60 saniye. Şayet kronometre tutarak konuşmadıysan yandın. Kullanmadığın sürenin bedelini de ödüyorsun. 60'ı bir saniye bile aştıysan iki kontör bedeli yazıyor. "Kullansaydın," deniyor. Adam dondurmacı; "3 yıldır zam yapmadık" diye öğünüyor. Haziran başında yürürlüğe giren KDV indirimini "iç ediyor". Meşrubattan bakliyata, gofretten çikolataya 8 bin üründe yüzde 10'luk KDV indirimi tüketiciye aynı oranda yansımıyor. Firmalar bu indirimi zam için fırsat biliyor. Ali'nin reklâmından etkilenip "Doldur doksanlık" diyorum. Bedeli kartımdan ödeniyor. Jilet ve tıraş köpüğü bekliyorum, "Sadece kulüp kartı" olanlara veriyoruz deniyor. (Okuyabilirseniz, reklâmlardaki alt yazılara da dikkat edin.) Firmalarımız, siyasetçilerimiz böyle de, biz farklı mıyız? Vaadlerimize biz ne kadar sadığız? Böyle saça, böyle tıraş... (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)