Ya tutarsa?

A -
A +

Bu yazıyı pek az okuyucumun sonuna kadar okuyacağını baştan söyleyeyim de moraliniz bozulmasın. Bu sıralar, ciddî işletmelerde, yıl sonu değerlendirmeleri ve yeni yıl için stratejik hazırlıklar gündemdedir. Ben de, pazarlamanın bizzat kendisine stratejik bir bakışla yaklaşıp, gelecekte nasıl "pozisyon almalı?" konusunu düşündüm. Gidişata bakarak, "Gelecekte Pazarlama"nın nereye gideceğine dair başka alternatifler de ortaya konabilir elbette. İşte benim düşüncelerimden bir kısmı: * Pazarlama daha iyi anlaşılacak. Pazarlama ile satış arasındaki farkı fark edenler çoğalacak. Pazarlama yaptığını zannedenlere, "sen aslında pazarlama mazarlama değil, düpedüz satış yapıyorsun" deyip itiraz edenlerin sayısı artacak. "Pazarlama" ile "pazarlamamsı" arasında ayrım daha belirginleşecek. * Pazarlama gerçeğini iş dünyası dışındaki insanlar da farketmeye başlayacak. Hepimizin ve herkesin hem birer müşteri hem de birer satıcı olduğumuzu kavrayanlar, "pazarlama gözlüğü" takanlar çoğalacak. * Müşterinin aşağılandığı, istismar edildiği "vahşî" pazarlama anlayışından, daha "insanî", sevgili Emin Öztürk'ün deyişiyle daha "yahşî" bir pazarlama anlayışına geçip biraz ivme kazanacak. Pazarlama planlarında midelerden ve zihinlerden ziyade duygulara, gönüllere ve ruhlara hitap etmeye önem veren firmaların sayısı artacak, daha "kalbe endeksli" davranacaklar. * İstek ve beklentileri karşılamanın ötesinde ekstra vaadlerde bulunan ve müşterisine sürpriz yapmayı seven firma, marka ve ürünler rekabette öne çıkacak. * Müşterisini, canının istediği yere değil, farkında bile olmadığı, ama gittiği zaman zevkten dört köşe olacağı yerlere götüren firmaların sayısı biraz daha artacak. Carnegie'nin deyişiyle "Yalnızca görevini yapmakla yetinmeyip daha fazlasını da yapan ve böylece kıl farkıyla önde olabilen atlar yarışı kazanacak." * Pazarlamanın belli aletlerini, taşları yan yana ve üst üste dizer gibi ruhsuz bir şekilde değil, her gün yenilenen ve çoğalan bu aletleri bir sanat eseri üretircesine kullanan yeni yeni "pazarlama virtüözleri" ortaya çıkacak. Eline bir tek saz alıp ortaya çıkan "pazarlamacılar" etraflarına dinleyici toplayamayacak. Her önüne gelen "pazarlama besteleyemeyecek". Ukalalık olmasın ama, "eklektik" olmaktan uzaklaşılıp, "holistik" olmaya yönelinecek. Geleneksel ve kitlesel medya reklamcılığından birey odaklı iletişime doğru bir geçiş başlayacak. * Her sektörde bazıları marka kavramının suyunu çıkarırken, markasını kendine tam yakıştıran yeni yeni "tazeler" de salım salım salınacaklar. * Kâr marjları acayip düşecek. Aklı başına gelenler, masrafları kısarak değil, daha çok harcamayı daha doğru işlere ve alanlara kaydırarak netice alınacağının farkına varacaklar. * İş ve alan seçerken, "sosyal tarafım kuvvetlidir" yakıştırmasıyla pazarlamaya yaklaşan gençlerin meslekte başarı şansları azalacak. Zira, "sayılarla oynamayı, modeller kurmayı, bilişimde cambazlığı" huy edinmiş gençlerin önleri açık, cüzdanları şişik olacak. Üstelik bunlar yeteri kadar bulunmayacak, yetişmeyecek, dışarıdan ithal gelecekler. * "Kısacık bir kalem, uzuuun bir hafızayı yener" sözüne uyup ufak-büyük her şeyi yazanlar çoğalacak. Laf bitecek, iş başlayacak. Sözden satıra, satırdan sadra geçilecek. * Teknoloji ile pazarlama evliliğinden yeni bebekler dünyaya gelecek. Teknoloji pazarlamayı, pazarlama teknolojiyi tetikleyecek. * Pazarlama araştırmaları da şekillenecek, bilgiyle iş, işle bilgi iç içe geçecek. Aracılar güç kaybedecek. Şimdi kalkıp, "bunları nereden çıkarıyorsun?" diye sormayın. Varsayın ki, "üfürüyorum". Hiç biri tutmayacak. Ya tutarsa? Siz zamanında hazır olacak mısınız? ....... "İş Dünyamız" için başarı dileyen dost ve seyircilere teşekkürler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.