Bu memlekette toplumu dönüştürmek için çok eskiden güzellik müsabakaları yapılırdı. Ardından ses yarışmaları geldi. Yakın zamanlarda ise katılanların sahne maymununa döndürüldüğü "yeteneksizsiniz" yarışmalarına bile şahit olduk. Şimdilerde ise fikir ve girişim yarışmaları furyası başladı. Kurumlar kuruluşlar, yayıncılar okullar, firmalar bireyler, hepsi pürtelaş, girişimcilik konulu programlar, yarışmalar, ödüller, teşvikler, yeni arayışlar peşinde. Girişimcilik piyasası canlandı. TOBB'un "Bir Fikrin mi Var" yarışması, "İhtiyacım Var" ve Japon kökenli Ejderhaların İni (Dragons' Den Turkey) şovu bunların en yenileri. Yüz binlerce genç o başvuru senin, bu program benim oradan oraya dolaşıyor. Eskilerin teşebbüs ve müteşebbis dedikleri girişim ve girişimcilik anlam değiştiriyor. Girişimcilik, kâr/zararı kendine olmanın, yeni bir iş kurmanın ötesinde bir kavram, bir ruh hâli ve belli bir davranış kalıbı... İş yerinde ve pazarlarda ufak bir adım ve minik bir değişiklikten, dünya çapında operasyonlara kadar her şey, hatta açılım denilen tarihî adımlar bile girişimcilere bağlı. Girişimcilik sadece iş hayatına mahsus değil. Kişiler de, firmalar, kurumlar ve ülkeler de girişimci olmak zorunda. Girişim ruhu bireysel değişmeyi, ilk olmayı, yükselmeyi, gelişmeyi, kısacası hayatla savaşmayı beraberinde getiriyor. Problemleri algılayıp anlamak, rekabet altında yaşamak için harekete geçmeyi öngörüyor. Girişimciliğin tarifi ciddî anlamda değişiyor. Gözünü karartıp, kâra/zarara atlamaktan çıkıp, gözünü dört açıp, kârı/zararı paylaşacak ekipler oluşturmak anlamına geliyor. Tekillik çoğulculuğa evriliyor. Yeni fikir avcılığından çok, bilinen fikirleri bir cinlik yapıp hayata geçirme becerisine dönüşüyor. İnşallah bu şovlar ve yarışmalar, göstermelik oyunlara feda edilmez, birer saman alevi olmaz da, ülkedeki girişimcilik ruhunun güçlenmesine bir katkı yapar. Bilelim ki, milletlerin geleceği, her alanda, girişimcilerinin çokluğuna ve kalitesine bağlı. Hayatın durağanlığa tahammülü yok! (Pazarola, pazartesi günleri yayınlanır.)