Müfettiş kafası ile olmaz!

Efendim bendeniz CHP'nin son kurultayında Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını hiç yadırgamadan dinledim. Bizim 68 kuşağının çok aşina olduğu bir üsluptu. O zamanın sol jargonunu tam olarak yansıtan bir konuşma idi. Barış ve kardeşlikten dem vururken devamlı kollarını omuzdan tehditvarî sallayarak konuşmak militan solun en belirgin tarzıdır. Konuşmanın muhtevası genel olarak ele alındığında ise tam bir 'SSK müfettişi' kafasını yansıtıyordu. Aslında 'müfettiş' denilen kişilerden beklenenin 'teftiş'ten ziyade 'danışmanlık, rehberlik' olduğu söylenir, doğrusuda budur; ama bizde müfettiş havalı ve cakalı bir tarzda hesap soran biridir. İşte Kemal Bey! de konuşmasında bunu çok iyi becerdi, müfettiş edasıyla hesap sordu durdu. Malum zaten kendisi de 'mütekait SSK müfettişi'dir. Bir tek konuyu ele alayım müsaadenizle. Mesela tekstil sektöründe merdivenaltında sigortasız çalıştırılan genç kızlarımızın acılarını diline doladı. Bu yavrularımızın sigortalı olmasını kim istemez. Ancak bu sigorta primlerini topladıktan sonra o primlerle ne yapılacağından, bu kaynağın nasıl kullanılacağından hiç bahsetmedi. Ama ben Kemal Beyin de zamanında bu kurumun başında iken yapılan bir tek kalem uygulamayı söyleyeyim kararı siz verin. Mesela bu gariban işçilerden ve memurlardan toplanan primlerle İzmir'de Büyük Efes Oteli, İstanbul'da Tarabya Oteli yapıldı. Bu otellerde seçilmişler ve atanmışlar geceliği üç beş liraya yıllarca keyif sürdüler ve bu oteller iflas ettiler. Şimdi bu oteller özelleştirilerek halka mal edilmiş oldu. Zamanında ve halen şirketlerin kaldıramayacağı oranda prim alıp bu kaynaklar böyle heba edileceğine, prim oranları makul seviyelere çekilip özel sektörün önü açılsa ve daha çok insanımıza ve de sigortalı çalışma imkânı sağlansa daha iyi olmaz mı idi? O konuşmada bir tek çözüm önerisi bulan varsa yollasın bu köşede yayınlayayım. Bu klasik müfettiş kafası değil mi yıllardır memleketin önünü tıkayan?