Tarım çağından sanayi çağına geçilirken ortaya çıkan büyük işletme veya daha bilindik tabiriyle 'fabrika'larda verimliliği artırmak için birçok bilim adamı kafa yormuşlar malum. Tarım işletmelerindeki nispeten esnek olan mesai mefhumu ve diğer alışkanlıklarla 'fabrika'nın dahası bu işletmelerde uygulanmaya başlayan 'bant sistemi' üretim tarzının, verimli olmak bir yana sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinin mümkün olmayacağı anlaşılmış. Bu yeni üretim düzeninin daha verimli olması ve daha sağlıklı yürütülmesi için birçok insan kafa yormaya başlamış. Bazıları, mesela Alman Weber o zamanki orduların hiyerarşik düzeninin sanayi işletmeleri için uygun olabileceğinden hareketle 'Bürokratik Yönetim'in temellerini atmış. İşletmelerde en üstte her şeyi düşünen ve planlayan bir yöneticiden başlayarak alta doğru genişleyen 'Yönetim Piramidi'ni teklif etmiş. O günün şartlarında (işçilerin kültür seviyelerinin düşük olduğu, tüketicilerin önlerine ne konursa satın aldığı, malların belli bölge hatta şehir içinde dolaşabildiği günlerde) bu model benimsenmiş. Bu modeli daha etkili kılmak için kafa yoran Taylor bütün işlerin en ince ayrıntılara kadar tanımlandığı ve kronometre ile sürelerinin ölçüldüğü bir yönetim tarzını ortaya koymuş. Bu yeni anlayışı en güzel şekilde uygulayanlardan mesela Henry Ford dakikada bir araba üreterek o günler için akıllara durgunluk veren başarılara imza atmış. Bu -mışlı geçmişli- hikaye 1960-70'lere kadar devam edegeldi. O yıllardan itibaren önce hafif sonraları çok şiddetlenerek esen 'küreselleşme rüzgârı' bu 'tepeden inmeci' yönetim tarzıyla 'Bilgi Çağı' diye de adlandırılan bu günlerde organizasyonların yönetilemeyeceğini ortaya koydu. İşte bu yüzden şirketler, daha hızlı, daha ucuz, daha kaliteli mal ve hizmetler üreterek ayakta ve hayatta kalmak mücadelesine giriştikleri 90'lı yıllardan itibaren klasik orduların yönetim tarzını terk ederek Vietnam'da Amerika'yı, Afganistan'da Rusya'yı perişan eden 'gerilla tarzı' yönetime kafa yormaya, organizasyonlarını bu modele göre düzenlemeye başladılar. Şimdi ordular iş dünyasının bu modeline kafa yoruyorlar. TÜSİAD'ın çiçeği burnunda yönetiminin demek istediği de bu olsa gerek.