360 derece değerlendirme

A -
A +

İş Dünyamız programında uzun zamandır plânladığımız bir toplantıyı gerçekleştirdik, geçtiğimiz salı akşamı. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, MBA programı öğrencilerini misafir ettik. MBA malum, 'Master of Business Administration' kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma "İş yönetiminde ustalık" derecesi olarak tanınmlanabilir. Programa katılanlar birkaçı hariç çoğu aynı zamanda meslek hayatına atılmış ve iş yönetimi konusunda uygulamaların fiilen içinde yer alan gençlerdi. Hepsinin hemen hemen hemfikir olduğu şey, bir meslek sahibi olduktan sonra bu tür programlara katılarak yönetim ve yöneticilik becerileri konusunda kendini geliştimenin çok önemli olduğu idi. Bu arada çok çeşitli meslek ve şirket kültürlerinden gelen insanların metodik bir tartışma ortamında bu gelişimin daha etkili olduğunu vurguladılar. Hepsi böyle bir imkâna kavuşmuş olmaktan memnun idiler. Bu ortamda gençlerden iş hayatımızı "yönetim" açışından değerlendirmelerini istedik. Yüksek lisans programında öğrendikleriyle; uygulama ne derecede bağdaşıyordu? Bu konuda çok çeşitli değerlendirmeler yaptılar. Bir katılımcının "iş hayatında orman kanunu geçerlidir" tarzındaki değerlendirmesine itiraz edenler olmakla beraber, genellikle tasdik edici göründüler. Ama burada önemli bir tespitimiz oldu. Bu fikri ortaya atan arkadaş "İnşallah bizimkiler bu programı seyretmiyorlardır" diye bir temennide bulundu. İşte bu durum iş hayatındaki en önemli engellerden biri. İnsanların belli saygı ve terbiye sınırları içinde kalmak şartıyla yöneticilerini değerlendirmesi ve tenkit edebilmesi en önemli konulardan oluyor. Bu o kadar önemli bir konu haline gelmiş durumda ki, son zamanlarda "360 derece performans değerlenmesi" adıyla meşhur olmuş bir insan kaynakları yönetim metodu yaygınlaşmaya başlamış durumda. Kısaca herkes ve her yönetici üstündeki, altındaki, sağındaki ve solundaki çalışma arkadaşları tarafından belli aralıklarla ve belli anket formlarıyla gerek becerileri gerekse davranış tarzları yönünden hiç çekinilmeden değerlendiriliyor. Aslında insanın bu tür bir değerlendirmeye ne kadar ihtiyacı olduğu mâlum. Kişilerin ve şirketlerin önünü açacak bu tür "Performans değerlemeleri" iş hayatında konuşulmaya başlandı. Yaygınlaşması için ise "kendisiyle ve çevresiyle barışık, cesur yönetici ve çalışanlardan oluşan sağlam kültürlü şirketlere" ihtiyaç var. Bu arada programın cesur katılımcısının başına bir şey gelmemiştir umarım!.. Malum "Gonuşan Türkiye"ye slogan atarak ulaşılamadı. Bu konuda herkesin katkıda bulunması ve de "Konuşan cesurlar" kadar "hoşgörülü dinleyiciler" gerekli...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.