Memlekette senelerdir öyle lüzumsuz gailelerle uğraşıp duruyoruz ki, çok önemli konulara dönüp bakmaya bile vaktimiz olmuyor. Kendimizi bildik bileli nice yeni fikirler parlamış sönmüştür hepimizde. Şöyle bir arkanıza yaslanın düşünün. Neler neler geçti zihninizden değil mi? Ama bunları paylaşacak, sizin bu zihnî faaliyetinizi ciddiye alacak kimseler bulabildiniz mi yeterince? Bulamadınız. Aksine 'Otur oturduğun yerde, sana mı kaldı bu işler, eski köye yeni âdet mi çıkarıyon, kim takar senin buluşunu be oğlum, salla başını al maaşını, çok uçuksun be kardeş, memlekette hayalciler aldı yürüdü sen de onlara mı takılıyon?!.' denilmedi mi size de. Hadi çok ciddi bir şeyler buldun diyelim. Bunu nasıl muhafaza edecektin bundan yirmi otuz yıl önce. Patent Kanunun mu vardı? Hadi şimdi var. Yeni bir şey aklına gelen sade vatandaş bunun patentini nasıl alacak. Demem o ki, bir ülkede 'Yenilikçi bir kültürü' geliştirmek o kadar kolay bir şey değildir. Meselenin bir yönü bu. Yani Amerika'da iki yüz senedir var olan 'fikri mülkiyetin korunması' bizde son on on beş senedir önem kazandı ve uygulamaya dönük hukukî altyapı gelişti. Peki 'yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağlayacak eğitim düzenini' ne yapacağız? Her fırsatta ve her toplulukta gündeme getirmeye çalıştığım 'İnsanımızın beynini dumura uğratan, anaokulundan itibaren başlayıp üniversite bitimine, hatta lisans üstü programlara kadar uzanan test usulü imtihan sistemini' ne zaman sorgulamaya ve ortadan kaldırmaya karar vereceğiz? Bu sistemle ufuklarını kararttığımız insanlarımızdan yenilikçi olmalarını bekleyebilir miyiz? 'Adama bak memlekette neler olup bitiyor, onun derdi ne?' dediğinizi duyar gibiyim. İşte onun için 'Yeni bir anayasa' yapmakta yıllardır patinaj yapıp duruyoruz ya...