Artvin'in Yusufeli ilçesinde 1957 yılında dünyaya gelen Adnan Güner İstanbul Pendik Lisesinde orta ve lise öğrenimini tamamladı. Uzun yıllar Afrika ülkelerinde inşaat işleriyle uğraşan Adnan Güner, Afrika'daki taahhütlerini tamamladıktan sonra yurda dönüp çeşitli alanlardaki faaliyetlerini büyük bir hızla devam ettirdi. Yönetim Kurulu Başkanı olduğu GÜNER ŞİRKETLER GRUBU'nu kısa bir sürede oluşturan Güner, faaliyetlerine inşaat, gıda, turizm, ulaşım gibi alanlarda devam etmektedir. Grubun inşaat alanındaki faaliyetlerine örnek olarak, 125 ilâ 140 metrekare büyüklükte 360 daire inşaatı ve üç ayrı proje halinde toplam 134 villa sayılabilir. Ayrıca Antalya/Kemer'de büyük bir tatil köyü oluşturma çalışmaları içinde bulunan Güner Şirketler Grubu'nun turizm sektöründe de büyük başarılara imza atacağı görülüyor. Çalışkan ve disiplinli karakteri, cesur girişimciliği ile ülkemizin ümit verici örnek işadamları arasında bulunan Adnan Güner evli ve bir erkek çocuk babası. Kalite geleceğe yatırımdır En önemli sermayesi ve itici gücü inanç ve cesaret olan; çalışma azmi, cesareti, çalışanlarının birbirine ve işlerine bağlılığı ile hem çalışanlarında hem de grubunu tanıyanlarda, elde ettiği başarıları ısrarla, hem de artırarak sürdüreceği inancını oluşturan örnek bir teşebbüs kahramanı ile birlikteyiz bu hafta sevgili okuyucular. Kendisini gecenin saat 10'unda "istirahatten alıkoymadım ya" diyerek ve biraz da çekinerek arıyoruz. "Olur mu Hayati Bey! Henüz işyerindeyiz, geceyarısına kadar da burada olacağız" diye cevaplıyor Adnan Güner. Seviniyoruz ve ülke olarak krizden çıkışımızın da, hak ettiğimiz yerde olabilmemizin de kendisi gibi işadamları ve çalışanların varlığına bağlı olduğunu söylüyoruz; çocuk parkındaki bir çocuk kadar neşeli ve bir o kadar da duygulu, çalışmaktan zevk aldığını ve ancak değer oluşturarak mutlu olabildiğini söylüyor. Çay sohbetinde sorduklarımıza verdiği cevaplar özetle şöyle: Yeterli sermaye, bilgi, konuda uzmanlık, satılan mal veya hizmetin piyasası ve verimliliği yani müşteriye sağlayacağı net fayda hakkında sağlam ve yeterli bilgi, başarı için tartışmasız önem arzetmektedir kanaatime göre. Çalışanlarımın düzenli ve disiplinli çalışmalarını sağlamak isterim öncelikle tabii ama isteklerimi onlara mutlaka ılımlı bir üslûpla aktarmayı tercih ederim. Bir de başarılı olanları ödüllendirmek bence çok önemli. Kalite, mal ve hizmeti müşteriye en üst düzeyde fayda sağlayacak nitelikte üretmek ve sunmaktır. Kaliteye dikkat ve riayet ettiğiniz zaman, daha sonrası için en esaslı yatırımı yapmış olursunuz aslında. Çağımız bilgi ve teknoloji çağı. Bilgi ve beceri ise ancak eğitimle mümkün. Eğitimi ihmal eden kişi ve kuruluşların çağın gerisinde kalması kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu nedenle eğitim, insanlar için de, kurumlar için de en önemli bir ihtiyaç halindedir. Eğitimi bir masraf değil, yatırım olarak kabul etmek hayatta kalmanın da asgari şartı. Bir işin başarıya ulaşması için o işte çalışanların mutlaka gönülden ve özveri ile katılması gerekmektedir. Bunu sağlamak için de çalışanlarla, onların insan oldukları esas alınarak ilişki geliştirilmesi ve sürdürülmesi kaçınılmaz gereklilik. Çünkü insanlar, onlara baktığınız gibi size bakarlar, onları severseniz sizi severler; işyerini evi gibi görmesi ve orada mutlu olması için ise bu şarttır. İnsanların beden gücünü ve zamanını bir bedel karşılığı satın almak mümkündür; ama onların gönlünü ve adanmışlıklarını satın alamazsınız, kazanmanız gerekir. Bilgili ve yeterince öğrenim görmüş olmak; konusunda uzmanlaşmış olmak; tecrübe sahibi olmak, daha da önemlisi başkalarının tecrübelerinden yararlanabilmek (bu ise tevazu olmaksızın olmaz); insanı iyi tanımak; kararlı ve istikrarlı bir politikaya sahip olmak. Bu konuda tabiidir ki söylenebilecek çok şey var ama, ben hemen aklıma gelen birkaçını sayacak olursam; çalışma ortamının huzur verici olması, istikrarlı ve adaletli bir ücret politikası ile başarının ödüllendirilmesi özel önem arzeden hususlar. Ülkemizde, bilindiği gibi şirketlerin büyük kısmı aile şirketleri. Aile bireylerinin şirkette görev alması kültürümüzün özellikleri de dikkate alınınca bir ölçüde kaçınılmaz kabul edilebilir; zaten aile bireyi olmak şirkette görev almak için tek başına bir engel de değil tabii. Ancak önemli olan aile bireylerine şirket yönetiminde belirli sorumluluklar verilirken; işin gereği olan profesyonellik ve kuruluşun, çalışan ve yöneticilerden daha uzun ömürlü olduğu düşüncesi, daha açık bir deyişle kurumsallık feda edilmemeli, bu noktada duygusallıktan kaçınmaya özel bir hassasiyet gösterilmeli.