Yıllar hatta yüzyıl boyunca hep zihinsel zekası yüksek olanları seçip, onların yolunu açtı her toplum. IQ denilen 120'yi aşınca insanı "dâhi", 60'ı düşünce "gerzek" sınıfına sokan bu psikolojik kökenli rakam uzun yıllar iş hayatını da etkileye geldi. Ancak Harward'lılar mezunlarını uzun yıllar boyu takip etme ve değerlendirme kültür ve sabrına sahip olduklarından IQ'nun özellikle yönetim ve iş hayatında tek faktör olmadığını, IQ'su yani zihinsel zeka seviyesi çok yüksek bazı kimselerin yönetimde başarılı olamadıklarına uyandılar. İşte ondan sonra yönetimde başarıyı etkileyen diğer faktörler araştırılmaya başlandı. Bu araştırmalar önceleri "liderlik" kavramını ve buna bağlı olarak, bir insanın kendine güvenini, empatik davranabilmesini, diğer insan ve örgütlerle sağlıklı ilişkiler geliştirebilmesini, bir takım içinde sinerji oluşturacak pozitif enerjiye sahip olmasını sembolijze eden EQ, yani "Duygusal Zeka" kavramını gündeme getirdi. İnsan böyle kavramları anlamakta önceleri zorluk çekiyor, ama kendi hayat tecrübesiyle bunları örnekleyebildiği zaman o kavramlar yerli yerince oturuyor zihinde. Ziraat fakültesi yıllarımızda, İzmir'in Eşrefpaşa semtiyle aşağı yukarı aynı "karizmaya" sahip "Agora" semtinde bir sınıf arkadaşımız vardı. "Agora Ziya"mız gerçek anlamda "delikanlı" biriydi. Ciddiyeti, tavizsiz ve sert karakteriyle kimseye karizmayı çizdirtmezdi. Mesela üstü sacla kaplı Amerikan barakalarda ders yaptığımız bir gün, Ziya arkadaşımız ayak ayak üstüne atmış, böylece ergonomik bir oturuşla acayip sandalyelerimizin üstünde not almak için gayret ederken, titizliği ile maruf bir hoca ona ayağını indirmesini söyleyince, defter ve kitaplarını sandalyeye çarpıp dersten çekip gitmişti. İşte bu arkadaşımızın IQ'sunu belirleyen ders notları ortalamanın altında, sınıfta kalma çizgisinin biraz üstünde idi. Böylece mezun olduk ve dağıldık. "Agora Ziya" Manisa Gediz Bölgesinde Ziraat Yüksek Mühendisi olarak görev yaptı senelerce, ama bütün o bölge çiftçi ve köylüsünün hem gönlünde taht kurdu, hem de onlara yeni teknolojilerin aktarılmasında muazzam hizmetler ifa etti. Sınıfımızdan üstün derecelerle mezun olan arkadaşlardan böylesine etkileyici "hikâyesi" olan pek çıkmadı. "Agora Ziya"mızın başarısının en önemli faktörü "modern tarım kültürü" ile "Muhteşem kahvehane kültürü"nü ustaca birleştirmesiydi. Malum kahvehane kültüründe "duygusal boyut" epey yüksektir. Ziya kardeşimiz bu satırları yazanın en can arkadaşlarındandı. Kendisine buradan gönül dolusu selamlar iletiyorum...