"Agora Ziya"

A -
A +

Bornova, yıl 1963... Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde bir araya geldik onunla. Ziya'nın özellikleri çok da, en önemlisi İzmir'in Eşrefpaşa'dan sonra en "afili" delikanlılarının olduğu Agora semtinin çocuğu olması. İcabında arkası basık ayakkabıyla derse girerdi mesela... Hiç unutmam bir gün tenekeden kıvrılma sobayla ısıtma barakalardan birinde, biçimsiz sandalyelerde ders dinliyoruz. Bizim Agora derse dalmış dinliyor, ama bu arada normal oturuş tarzı olan bacak bacak üstüne atmış. Dersin (her hoca gibi) titizliğiyle meşhur hocası bir an dikildi Agora'nın başına; "Sen ne biçim oturuyorsun öyle, burası mahalle kahvesi mi?" dedi. Bizim Agora; "Hocam sandalyeleri görüyorsunuz, not alabilmek için defteri dizimize koyuyoruz, o bakımdan, böyle oturmak rahat oluyor, saygısızlık niyetimiz olmaz" dedi. Hoca, "Fazla konuşma indir ayağını" deyince bizim Agora pılısını pırtısını topladı, çekti gitti dersten... Sonra o hoca hatasını anladı, bizlerle haber yolladı da Ziya onun dersine girmeye başladı. İşte o sınıfın en delikanlı, en çiyan, en afili delikanlısı olan Ziya'nın notları pek parlak değildi. Zar zor mezun oldu. Sonra hepimiz vatan sathına dağıldık. Ziraat yüksek mühendisleri olarak. Uzun yıllar sonra Manisa ovasında bir yıldızın parladığını söylüyordu arkadaşlar. Bizim Agora Ziya, Gediz Ovasının sevgilisi olmuştu. Çiftçi ve köylülerle öyle bir kaynaşmıştı ki, ne bilgi aktarsa kabul görüyor uygulanıyordu. "Neden mi böyle oldu?" Bu sorunun cevabını birkaç yıl önce verebildim: Agora Ziya'nın matematik mantık zekâ seviyesi normaldi, ama duygusal zekâsı zirveleri zorluyordu. Boynunda poşusuyla, ağzında birinci sigarasıyla, muhteşem iletişim kabiliyeti ile el attığı projeyi alıp götürüyordu. Duygusal zeka EQ, yani "Emotional Quatation" böyle bir şey işte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.