Sağda solda yönetimle ilgili laf ediyoruz ya, bazıları; "Laf etmesi kolay iş yapması zordur. İşimize yarayacak reçete varsa söyle de uygulayalım!" diyorlar. Haklılar, çünkü iş hayatı son yıllarda gerçekten dayanılmaz bir rekabet ortamında sürdürülüyor. Bu rekabetle baş edebilmek için hızlı ve kaliteli kararlar almak, esnek bir organizasyon yapısıyla insanları daha verimli çalışır hale getirmek, müşteriye yakın olmak için gayret etmek gibi beylik tavsiyeler yapılır. Bunların hepsi doğrudur, yerindedir. Ancak meselenin önemli yanı bu ve benzeri tavsiye ve reçeteleri uygulayabilecek bir şirket kültürüne sahip olabilmektir. Çoğu şirket ve organizasyon hâlâ sanayi çağının "Ben bu şirketin patronuyum, her şeyi bilirim, her şeyi yukarıda planlarım, detaylarına kadar uygulama esaslarını belirlerim, kurduğum hiyerarşik organizasyon yapısı içinde yukarıdan aşağıya emir ve talimatları gönderirim, faaliyetlerin hepsini merkezden kontrol eder, aksaklıkları belirler, gerekli düzeltmeleri yaparak şirketimi yönetirim" paradigmasını sürdürmektedirler. Şöyle bir örnekle konuyu toparlamaya çalışayım. Mesela şu anda dünyanın en zengin adamı olan Microsoft şirketinin sahibi Bill Gates, 1970'li yılların başında bu anlayışla bilgisayar programı yapma işini yürütmek üzere yola çıktığı, bizim neslin "Hippi" tabir ettiğimiz; saçı sakalı birbirine karışmış, hırpani kılıklı, derbeder tipler olan çalışma arkadaşlarına; "Arkadaşlar, sizleri bilgisayar programları üretmek vizyonu doğrultusunda işe alıyorum. Her gün sabah saat dokuzda, takım elbiseli, kravatlı ve tıraşlı olarak işbaşı yapacaksınız, öğleyin bir saat yemek molası vereceğiz, sabah saat onda ve öğleden sonra üçte, on beşer dakikalık çay-kahve molamız olacak. Mesai dahilinde herkes odasında olacak, kimse kimseyle lüzumsuz ve izinsiz görüşmeyecek. Bu şartlara uymayanları işten atarım. Hadi Kolay gelsin!" deseydi. Bugün beşyüz milyar dolarlık bir şirkete sahip olabilir miydi? Bendeniz o yıllarda bir üniversitenin bir bölümünde yukarıda anlattığım tarzda talimatların uçuştuğu bir ortamda asistan idim. Bu tarz bir yönetimin insanları ne hâle getirdiğini iyi bilirim. Bilmem derdimi anlatabildim mi?..