"Ama dede, Pokemonlar onları yener"

A -
A +

Senelerce tarih dersleri okumuşuzdur, ilkokulda, ortaokulda, lisede. Bu derslerde ve bu derslerin kitaplarında bize tarihten ziyade kronoloji okutulmuştur. Karlofça Antlaşması'nın tarihini bilmeyen yanmıştır. Fransız devriminin 1789'unu hemen biliriz. Biliriz de bu olayların geri planını ne getirip götürdüğünü, dahası o olaylarda rol alan kişilerin kimliklerine, kültürel, psikolojik, yöneticilik özelliklerine pek kafa yormayız. Filan sadrazam, gelmiş, önce maliyeyi düzeltmiş, sonra falan sefere çıkmış, feşmekan kaleyi almış. Pekiyi de, maliyeyi nasıl düzeltmiş, o sefere ne gayeyle çıkmış, o kaleyi alırken kimlerle beraber olmuş, kimlerden yardım almış, destek görmüş. Bentlerinden kızgın yağ dökülen, taş yağdırılan, ok fırlatılan kalelere o askerler nasıl tırmanmış, onları motive eden kişiler ve bu kişilerin kimlikleri ne imiş? ğ İnsan maddi bir varlık değil... Aslında bir ülkenin bir milletin hatta son zamanlardaki görüşlere göre bir şirketin başarılarının temelinde, psikolojik etkenlerin rolü çok büyük olmaktadır. Çünkü insanoğlu sadece maddi bir varlık değil. Bütün dünyanın kabul ettiği gibi insanın bir ruh dünyası var. Bu yüzden insan bedeni kadar ruhuna da iyi bakmak, ruhen de kendini iyileştirmek ve hatta çevresindeki beraber yaşadığı insanların da ruhen yücelmesi için belli bir gayretin içinde olmak zorunda. İşte, geçenlerde bendeniz de bu duygularla dolu olarak, İzmir'den ziyaretimize gelen iki erkek torunumu tuttum ellerinden ver elini suriçi. "İşte oğlum, bunlar İstanbulun surları, işte burası Fatih'in şehre girdiği Topkapı. İşte burası da Osmanlı padişahlarının evi olan Topkapı Sarayı. İşte burası hazine, işte burası harem, işte burası mutfak..." Baktım biri 10 diğeri 14 yaşlarında olan genç adamlarda pek bir heyecan yok. Silahların olduğu yer belki tesir eder diye düşündüm, ver elini "silahhane". İşte bunlar arkebüz tüfekler, işte oklar, yaylar, mızraklar, işte bunlar kılıçlar, işte şu Osman Gazi'nin kılıcı, işte bu Fatih'in kılıcı, işte bu Kanuni Sultan Süleyman'ın kılıcı. İşte bu kılıç da Bağdat Fatihi Dördüncü Murat'ınki." Baktım bizim oğlanlar biraz heyecanlanır gibi oldular. Neyse ertesi gün evde kahvaltıdayız. Küçüğüyle bir söz dalaşına gireyim dedim. "Hakancım, nasıldı, ama dedecim, dünkü kılıçlar, oklar, tüfekler. Osmanlı dedelerin silahlarını görmüştük hani dün." Cevap: "Ama dede Pokemonlar onları yener." Ne diyeyim şimdi ben yavruya. Filmiyle, çizgi romanlarıyla, oyuncaklarıyla dört dörtlük hazırlanmış ve de bir sürü para verilerek satın alınmış bir "Pokemon kültürü"yle ben tek başıma nasıl başedeyim. ğ Manevi mimarlarımız Aynı şekilde tarihimizde derin izler ve unutulmaz güzellikler bırakmış ve kısaca 'evliya', yani 'veliler', daha açık ifadeyle Türk-İslam sentezinin mimarları olan ruh yüceliğinin zirvelerine tırmanmış kişileri de yakından tanımaz ve tanıtmazsak, gençlerimizin yok 'Yüzüklerin Efendisi', 'Karma Felsefesi', yok "Matrix' yok "Transandantal Meditasyon"la uğraşıp gönüllerinin ihtiyacını karşılamaya çalışmalarına birşey diyemeyiz. İşte devletimizin ve toplumumuzun gerçek anlamda manevi mimarları olan binlerce gönül adamından birkaçının hem aziz hatıralarını yad etmek, hem de onları gençlerimizle buluşturmak için bugünden itibaren ilk kuponunu yayınladığımız kültür hamlemize başladık. Faydalı olması dileğiyle.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.