İzin dönüşü iki haftadır ortalıkta ne olup bittiğini anlamak için müsait olduğum günlerde çeşitli davetlere katılıyorum. Gelen davetlerde temel atma ve tamamlanmış yatırımların hizmete açılması törenleri dikkat çekiyor. Türkiye elbette krizlerden kısa sürede tamamen kurtulamaz. Ama bu faaliyetler, Anadolu insanının teşebbüs gücünü ve arzusunu hiçe sayan bir anlayışın hakim olduğu, belki ağır olacak, ama "karanlık" bir dönemin kapandığını müjdeliyor. İki haftadan üç örnek... Eroğlu Grubu: 20 yılda 6 dikiş makinesi ve aldığı kumaşın borcunu ödemekte zorlanan bir atölyeden Avrupa'nın, sektöründe en büyüklerinden biri olan bir konfeksiyon tesisini açıyor. Şahinler Holding: Dış ticarete büyük katkısı olacak bir "serbest bölge"yi hizmete sunuyor. Bu, devletin organize etmede ve yürütmede zorlanacağı bir kuruluş örneği. Baykanlar Grubu: Son üç yılda, hem de krizin göbeğinde cesaretle başladığı radyatör fabrikasını hizmete sunuyor. Bendeniz de bütün bu olaylara yönetim bilimi penceresinden bakmaya çalışıyorum. Samimi, içten ve amatör... Törenlerde samimi, içten ama bazen de amatörlük kokan düzenlemeler görülüyor. Şirketlerin yönetim kurulu başkanlarının konuşma tarzı ve aksanları buram buram Anadolu, hatta köy kokuyor. Fakat konuşmalar, hiçbir metne bağlı kalmadan, irticalen ama müthiş bir muhtevayla sürüp gidiyor. "Kaynakların etkin kullanımı", "Kaliteli üretim", "Global düşünme", "Marka olma" ve her biri dünya rekabetine hazırlanmak için olmazsa olmaz konseptlerin yerli yerine oturduğu muhteşem konuşmalar. Çünkü onlar senelerce yılmadan çalıştılar, çalıştırdılar, yönettiler, ürettiler, sattılar. Şimdi yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını anlatıyorlar. Hükümet, paylaşmaya çalışıyor Dahası bu törenlerde derleme olmadıkları, her hallerinden belli olan misafirler var. Her konuşmacıyı, konusuna hakimiyeti ve ortaya koyduğu fikir kalitesi oranında alkışlıyorlar. Törenlere katılan politikacı ve bürokratlar da aynı kriterlere göre alkışlanıyor. Son olarak hükümet, özel sektörün bu heyecanını bazen bizzat gelerek, olmadı uydu konferans yoluyla en azından yazılı mesaj göndererek paylaşmaya çalışıyor. Eğer Türkiye'ye bir garezi yoksa, herkes bu Anadolu delikanlılarını samimiyetle kucaklar ve onların daha başarılı olmaları için elinden geleni yapar. Çünkü 20 yılını üniversitede, 5 yılını bürokraside, 15 yılını da basın sektöründe geçirmiş biri olarak, gündemden düşmeyen, daha doğrusu düşürülmeyen kısır çekişmelerden ülkenin bir kazanç sağladığını görmedim, göreceğime de inanmıyorum...