Arı, kovan, bal!..

A -
A +

Bir yerde, hele de çok engebeli ve kayalık bir bölgede yol yapacaksanız, öncelikle büyük iş makinelerine ihtiyacınız olur. Bu büyük makineler yolun ana güzergâhını insana haz veren bir güç ve kapasite ile öyle bir açar ki seyrine doyum olmaz. Böylece istikamet belli olur ve yol belirir. Bundan sonrası artık daha küçük makinelere kalır. Hatta işin ileri safhalarında insan emeği ile yol, geçilir ve de göze hoş gelir hale getirilir. Yani altyapılar, menfezler, köprüler, kanallar dolgular, asfaltlar, ağaçlar, çiçekler, çimler vesaire sırasıyla gündeme gelir. Bu işlerden hiçbiri ihmale gelmez. Çünkü ihmal edilen bir çim ve ağaçlandırma bile kötü sonuçlar doğurur, mesela açılan dağ yamaçlarında heyelan tehlikesi başgösterir... Milletlerarası münasebetlerde de böyle oluyor dedim geçen gün Fenerbahçe, El-İttihad maçını seyrederken, Osmanlı'dan sonra insanlarla alay edercesine; hiçbir sosyo-psikolojik, etnolojik, tarihî ve kültürel endişe taşınmadan, sırf geride çatışmalı bir ortam oluşturmak için düz cetvellerle çizilen Türkiye-Irak-Suriye sınırlarını düşündüm. Bir asrı geçkin süredir bırakınız köyleri, birçok aileyi ortadan bölerek milyonlarca insana acı çektiren bu kalın ve aşılması zor sınırları düşündüm. O bölgeye 1980'lerden itibaren birkaç kere gitmek nasip oldu. Her defasında kendimi gerçekten evimde, yuvamda hissetmiştim. Geçen günkü maçta bunun böyle olduğunu bütün dünya gördü. Yanisi şu. Başbakanımız ve arkadaşları aynı büyük iş makinelerinin güç ve kapasitesini göstererek bu aşılmaz sanılan dağları yarıp attılar. Bundan sonrası hepimize düşüyor. Özellikle de iş dünyamıza. Bu açıdan ana yolu hızla çalışarak, her türlü aracın geçebileceği kaliteye getirmeliyiz. Becerebilen iş adamı ve müteşebbislerimiz güçlü ticari ilişkiler için harekete geçmeliler. Kültür elçilerimiz zaten hazır olan köprüleri güçlendirmeliler. İmkânı olan herkes hiç değilse bir turistik tura katılıp bu yolun daha işler olmasına katkıda bulunmalı. Bizim nesil Orta Doğu'ya doğru bakmanın bile "irticanın hortlaması" sayıldığı paradigmalardan yeni yeni kurtuluyoruz. Artık "Abiciğim baksana, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Türkmenistan'da, Kazakistan'da, Tunus'ta, Cezayir'de ve Sudan'da; İngiliz'i, Alman'ı, Amerikalısı, Japon'u, Çinlisi, Macar'ı, Çek'i, fink atıyor, biz ise seyrediyoruz, sadece" anlayışını terk edip, devletimizin açtığı yollara sahip çıkmalıyız. Zira "Kovanından çıkmayan arı bal yapamaz" demişler büyüklerimiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.