Armut piş, ağzıma düş!..

A -
A +

Değişimle baş etmek kadar zor bir şey yok dünyada. En zoru da değişime karar verdikten sonra etrafınızdaki insanları bu husustaki samimiyetinize inandırmak. Çünkü insanlar kendileri de değişmenin ne kadar zor olduğunu bildikleri için 'değişime karar verenleri' ilk planda şüphe ile karşılıyorlar. Özellikle 'patron' ya da 'üst yönetici' pozisyonunda olan kişilerin değişime karar vermeleri durumunda vaziyet daha zor oluyor. Yıllardır kafalarımıza yerleştirilen 'Patron-çalışan' çatışması sebebiyle oluşan 'patronların her şeyi kendi çıkarları için yaptıkları' paradigması patronların aldığı her karara karşı bizi 'gardımızı almaya' zorluyor. Özellikle 'değişim kararı' gibi insanların tabiatları gereği direnç gösterdikleri radikal kararlar daha büyük tepkiye sebep oluyor. Konuyu biraz daha makro seviyeden ele alırsak; toplum boyutunda yönetim sorumluluğu olan liderlerin değişimle ilgili kararları daha büyük tepkilere yol açıyor... Bizim nesil bu durumu iki liderde yaşayarak öğrendi. Rahmetli Turgut Özal, liberal düşüncenin en koyu taraftarı olmasına rağmen, dinî yönden radikal görüşlere sahip bir partiden biraz da kendi iradesi dışında aday gösterilmesi yüzünden değişim konusundaki samimiyetini halka anlatabilmek için yıllarca uğraştı... Başbakan Tayyip Erdoğan da kendi nefsinde ve örgütünde sürdürdüğü değişim çabalarının samimiyetini yıllar sonra kabul ettirebildi. Çünkü AK Parti'nin son yıllarda demokrasimizin gelişmesi yönünde başardığı işler bu samimiyetin delili olarak kabul görmüş durumda. Şimdi de 'statükonun temsilcisi' olarak nam salmış bir parti 'değişime karar vermiş' bulunuyor. İşleri zor. Çünkü değişim öyle sandıkları ve bekledikleri 'Armut piş, ağzıma düş' gibi bir şey değil...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.