İzmir'de biraz hasret giderdim eş dostla. Piyasayı ve siyaseti yakından takip eden ve görüşüne değer verdiğim, ticareti Aksekililik genleri dolayısıyla mükemmel yürüten bir "ağabey"le her zaman olduğu gibi uzun uzun sohbete koyulduk. Turgut Özal'ın ilk döneminden beri onun fikriyatını ve meselelere yaklaşım tarzını benimseyen değerli iş adamı dostumla, son yıllarda ne olup bittiğini, nelerin değiştiğini, bu değişimin iş hayatına yansımalarını konuştuk... Son yıllarda globalleşme ya da küreselleşme denilen ve dünya siyaset ve ekonomisini yeni bir şekle sokan yeni bir düzenin kurulduğunu, bunun karşı durulacak değil, iyi vaziyet alınırsa ekonomi gemisinin yelkenlerini şişirmeye yarayacak kuvvetli bir rüzgâr olduğunu, bu rüzgâra karşı durmanın anlamsızlığını değerlendirdik... Sonunda ticaretin gizli duayenlerinden biri olduğunu bildiğim dostum konuyu matematik olarak öyle bir bağladı ki, aksini düşünen beri gelsin: "Resulcuğum rahmetli Turgut Ağabey aslında bizim için zor yolu seçti. Aldığı bütün karar ve tedbirlerle, köprüler otoyollar, telekomünikasyon alt yapısı, GAP gibi enflasyonu azdıracağı önceden bilinen yatırımlarla, Türk Lirası'nı konvertibl, Türk sermayesini borsa kanalıyla içte ve dışta akışkan hale getirmekle, iş dünyamızı derinden sarstı. Bunun bence en önemli yansıması ticarette kâr hâdlerinin düşmesidir. Eskilerde bire beş, bire dörtler konuşulurdu. Şimdilerde ise, yüzdeler hatta yüzde ellilerin altına düşen kâr marjları söz konusudur. Durum böyle olunca eskinin alışkanlıklarını sürdürmek, parayı repoya, faize yatırıp keyfine bakmak günleri geride kalıyor. Şimdi iş hayatında yeni bir anlayış gerekiyor. Bunu kestirmeye çalışıyor herkes. Ama ne? Henüz tam netleşmiş değil. Arayış sürüyor..." "Yani" dedim ben de "Özet olarak iş âleminin karar kalitesini yükseltmesi mi gerekiyor? Eskiden olduğu gibi istişare etmeden, danışmadan keyfine göre karar vermek şimdi pahalıya mı patlıyor?", "Aynen öyle" dedi ve ekledi: "Peki bunun çaresi ne, karar kalitesi nasıl artırılır?" Zor bir soru ama o tatlı sohbetin akıcılığı içinde şöyle dedim, bakalım siz de cevabı beğenecek misiniz? Soran dağları aşmış... "Ağabey Anadolu insanı asırlarca, 'soran dağları aşmış, sormayan düz yolda şaşmış' diyerek danışmanın önemini vurgulamış. Ancak yüksek kârların büyüttüğü burunların biraz öne eğilip, özellikle gençlerle danışma yapabilmek için, onların kurumsal olarak adam kabul edildiği Amerikan buluşu 'takım çalışması'nı şirketlerde ve kuruluşlarda uygulamak bunun ilk adımı olabilir. Zaten bütün dünyada yönetim bilimcileri de danışmayı kolaylaştırdığı için bu olguya önem veriyorlar ve geliştirmek için kafa yoruyorlar. 'Karar kalitesi' ancak bu yolla yükseltilebilir..." Cevabım biraz sert olmuştu, ama kısa bir sessizlikten sonra arkadaşım "galiba haklısın, bunu düşünmem lâzım" dedi. Sonra da bana hiç niyetim olmadığı halde İstanbul'da teslim edilmek üzere ürünlerinden bir takımı satarak ticaretin duayeni olduğunu yeniden ispatladı. ..... Taziye: Gerçek bir İstanbul Hanımefendisi ve doyulmaz bir kültür hazinesi olan Farika Teyzemizi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Kendisine Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve evlatlarına sabırlar ve O'nsuzluğa dayanma gücü diliyoruz...