Uzaya ilk uydunun gönderildiği yılları bizim nesil yaşadı. Ne heyecanlanmıştık... Amerikalılarla Ruslar kıyasıya yarışıyorlardı o zaman da... En çok merak edilen konu da uzay kapsülünün geri dönüş macerasıydı. Büyük bir güç harcanarak uzayın derinliklerine gönderilen uzay kapsülü, dönüşte atmosfere çok uygun bir açıyla dalmak zorunda idi. Tam hatırlamıyorum şimdi, 14 derece ile 18 derece arasında bir açı mesela... Eğer kapsül 14 dereceden daha az bir açıyla girmeye çalışırsa kayıp, kaybolabilirdi. 18 dereceden daha fazla bir açıyla atmosfere girerse o zaman da yanıp, yok olabilirdi. O zamanki radyolardan bu macerayı merakla izler, hele kapsülde bir canlı hatta bir insan olursa heyecan daha çok olur, dönüş başarıyla gerçekleşirse bayağı bir sevinirdik... Bu olaydan meslek hayatım boyunca çok faydalandım. Herkes gibi ben de birçok yerde görev aldım, ayrıldım. Bu zamanlarda yeni ortama girişlerde elimden geldiğince uygun bir açıyı tutturmaya çalıştım. Ama kolay bir iş olmadığını takdir edersiniz. Adalet ve Kalkınma Partisi'ni de özellikle bu olaya simule etmeye çalıştım başından beri. Çünkü onlar da uzun yıllar verdikleri siyasi mücadelelerden sonra millet tarafından son seçimlerde epey yükseklere fırlatıldılar. Bundan önce yaşadıkları birçok olaydan, ülke atmosferine giriş açısını epey üzücü ve yıpratıcı tecrübelerden sonra oldukça doğru tesbit ettikleri anlaşılıyor. İlk günlerde protokol krizleri sebebiyle biraz sallantı geçiren ve açısını kaybetmeye çalışan AK Parti gemisinin, gerek Sayın Bülent Arınç'ın ve Sayın Abdullah Gül'ün, gerekse Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın samimi ve akıllı manevralarıyla uygun şekilde yola devam ettiği söylenebilir. Bu konuda Sayın Deniz Baykal ve partisinin de katkılarını takdirle karşılamalıyız. Ancak daha bir müddet süreceği anlaşılan atmosfere giriş harekâtında AK Partililerin daha bir bilinçli hareket etmeleri, her kafadan bir ses çıkıyor tarzında beliren imajlarını bir an önce düzeltmeleri gerekiyor. Buna AK Parti'nin ihtiyacı olduğu kadar, gerçekten son yıllarda yaşanan ekonomik felaketlerden yorgun düşen insanımızın da ihtiyacı var...