Ayinesi iştir kişinin...

NATO Asamblesi dolayısıyla verilen resepsiyonda çeşitli ülkelerin temsilcileriyle ayak üstü sohbet etme imkânı bulmuştum. Hatta babacan tavırlarla elini uzatıp hararetli bir tokalaşmadan sonra kendini Rus askerî ataşesi olarak takdim eden zat bir an irkilmeme sebep oldu. Bunu kendisine de söyledim epey gülüştük. Öyle ya, NATO bir zamanların Demirperdesine ya da Sovyetler Birliğine karşı kurulmamış mıydı! Ruslar yıllar boyu batı dünyasının baş düşmanı değil miydi, en azından öyle takdim edilmemiş miydi. Şimdi Rusya bile NATO'ya girmenin eşiğinde!.. O zaman dünyada birşeylerin değiştiğini elle tutulur, gözle görülür bir şekilde anlıyor insan. Anlıyor da bu değişimin gerektirdiği yeni davranış biçimlerini benimsemede zorlanıyor. Neyse o akşam İsrail, Belçika ve Makedonya başkonsolosları ile Türkiye'nin 3 Kasım sonrasını konuştuk Hepsi öncelikle tek başına bir iktidar oluşmasını olumlu karşıladıklarını söylediler Tayyip Bey'in performansından ve içtenliğinden etkilendikleri izlenimini verdiler. Ama hepsinin hemfikir oldukları husus, halkın AKP'ye azami bir yıl süre verebileceği idi. Çünkü Türk insanının son 4-5 yıldır çektiği maddi ve manevi sıkıntıların bilincinde oldukları anlaşılıyordu. Bir tanesi "Bir yıla kadar ekonomik anlamda halkın hissedebileceği bir iyileştirme yapamazlarsa Türkiye'nin durumu hiç iyi olmaz" dedi. AK Parti'nin Avrupa Birliği treninin kaçırılmaması gereken kritik bir dönemde göreve geldiğini kabul edelim. Ayrıca gerek parti gerekse kişisel açıdan toplumun kafasındaki birtakım belirsizlik ve endişeleri ortadan kaldırmak için yoğun bir beyanat ve röportaj trafiği içinde biraz fazlaca konuşmaları gereğini de kabul edelim. Ancak hükümetin güvenoyu almasından sonra lafla geçirecekleri her dakikanın hem kendileri hem de ülke için telafisi imkânsız zararlara sebep olacağını da hatırlatalım. Zira; "Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, Kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde..."