Şu sadeliği bir türlü beceremiyeceğiz. Orman Bakanlığından arıyorlar sekreter arkadaşı; "Sayın Bakan gündemdeki orman niteliğini kaybetmiş arazilerle ilgili konuyu görüşmek üzere genel yayın müdürleriyle, filan otelde, saat onbirde, sabah kahvaltısında beraber olmayı arzuluyorlar. Sonra saat onikide helikopterle Fatih Ormanlarından hareket edip, durum havadan da gösterilecek..." Arkadaş soruyor: "Oteldeki toplantıya muhabir arkadaşlar gelebilirler mi?" Cevap: "Hayır, sayın Bakan sadece genel yayın müdürleriyle kahvaltı edecek..." Sadece ben gelmişim!.. Otele gittiğimde benden başka genel yayın müdürü yok ve salon ağzına kadar foto muhabiri ve kameramanla dolu! Allah'a şükür böyle işleri hiç kafama takmam. Takmadım da. Ama ne olur şu sadeliği bir içimize sindirsek de, 'bakanın basın toplantısı var buyurun' desek, arzu eden de konu ilgisini çekiyorsa gelse... Bendeniz de konunun otuz yıldır ilgilisi olduğum için gittim zaten. Diğer bir sadelikten uzak durum da, helikopterlere binileceği söylenen Fatih Orman Müdürlüğü'nün tamamen ters istikametinde bir otelde basın toplantısının düzenlenmesi. Keşke toplantı, Orman Bölge Müdürlüğü'nün o güzel ormanın içindeki arazisinde yapılsaydı da biraz hava alsaydık. Sadelikten uzaklaştıkça, verimlilik de düşüyor... Bileğine ve yüreğine göre... Gelelim bendenizin babadan kalma salaklığımı ispat meselesine... Babam rahmetliye ben doğmadan, 40'lı yıllarda Eşrefpaşalı komşuları demişler ki; "Mehmet, Pazar günleri Karafatma Dağı'na (Erzurumlu kahraman hanımefendinin isminden dolayı o zamanlar böyle anılan şimdilerin Yeşilyurt semti) gidiyoruz dağda taşları kırıp, bunlarla araziler çeviriyoruz. İstediğin kadar çevirebilirsin. Ne kadar büyük tutarsan tut. Bileğinin ve yüreğinin gücüne göre sahip olabileceğin kadar çevir. Bir zaman sonra oralar çok değerlenecek diyorlar. Böyle tembel tembel oturma, gel bize katıl, hayatını yaşa!.." Babam rahmetli, "Yahu kardeşim bu araziler devletin milletin değil mi, böyle iş olur mu? Haram olur. Ben böyle bir şey yapamam. Kusura bakmayın!" demiş. Onlar da, "Aslanım ahmaklık etme" demişler... Hiç borcum yokmuş!.. Geçenlerde de arkadaşlardan biri, "Önceden kalma vergi borcun varsa, vergi affından yararlanmak için müracaat et, hem vergiyi biraz indiriyorlar, hem de taksitlendiriyorlar" deyince salaklığımın "genetik" olduğunu anladım. Belediyeye bir yıllık Çevre Temizlik Vergisi hariç hiçbir vergi borcum yokmuş! İşte AK Parti, benim gibi "ahmakları" vergi affı çıkararak bir güzel cezalandırdı! Bu bakımdan hâlâ canım sıkılıyor doğrusu. Niye ahmaklık edip bütün vergilerimi zamanında yatırdım diye (!) Ama bu defa babam rahmetli ve emsali ahmakları cezalandırmıyorlar. Bilakis onları bu onurlu davranışları dolayısıyla, bir bakıma manen ödüllendiriyorlar. Arı kovanına çomak sokmak! Yüzyılların ihmaliyle, bazen haklı bazen de haksız olarak devlet arazilerinin işgal edilmesi şeklinde ortaya çıkan rezaleti ele alıyorlar. Bir bakıma arı kovanına çomak sokuyorlar. Orman vasfını yitirmiş araziler üzerindeki insanlara öncelik onlarda olmak üzere bu arazileri rayiç bedelle satmayı planlıyorlar. Böylece hem kangren olmuş bir toplumsal yaraya neşter vuruyorlar, bu arazilerde yaşayanları huzura kavuşturmayı onları mafyanın ve diğer rüşvet mekanizmalarının tasallutundan kurtarmayı hedefliyorlar, hem de bu işten kaba hesap 25 milyar dolar gibi bir sıcak para toplamayı hedefliyorlar. Bu hareketin diğer bir yönü de, Ziraat Fakültesi yıllarım boyunca yakından tanıma imkânı bulduğum "Orman köylüleri" denilen ve gerçekten fakr-u zaruret içindeki insanlarımızın dertlerine çözüm bulmayı hedeflemesidir. 2003 yılında hâlâ yüzyıllar öncesinin hayat tarzını çileli bir şekilde sürdüren bu vatan evlatlarının dertlerine derman olmanın yüceliğini o insanları tanıyanlar bilir. Bu yola baş koymuşlar... Tabii zor bir yola baş koymuş Orman Bakanımız Osman Pepe, ama kısacık tanışma süremizce gözündeki pırıltı bendenize ümit verdi. Toplumun bütün kesimlerini iyi bilgilendirip ikna ederlerse yemyeşil bir Türkiye'nin temelini atan kahramanlar olarak tarihe geçme imkanları var. Toplayacakları paraları uygun yerlere sarfetmede gösterecekleri performansı değerlendirme hakkımı saklı tutarak kendilerine başarılar diliyorum.