Ortaokul son sınıftayım. Şevk ve heyecanla Rus yazar Gogol'ün "Müfettiş" oyununu hazırlıyoruz. Bendeniz de eh önemlice bir roldeyim. Birkaç gün sonra aylardır sürdürdüğümüz çabanın sonucunu alacağız. Anne-babalarımızın karşısında sahneye çıkacağız. "O da ne?" ihtilâl olmuş! 27 Mayıs... Oyunu sahnelememiz sıkıyönetimce yasaklanmış. Çocuk kafamızla, "Ne alâkası var kardeşim?" sorusunu sormak istediğimizde hocalarımız ikaz ediyorlar: "Çocuklar çenenizi tutun, yoksa..." İşin ciddiyetini anlıyoruz. Konu tabiî ailede de gündemde. Rahmetli babam, Menderes hayranı. Hatta o dönemde parti binasına gittiğini bile hatırlıyorum. Sonraları yine aynı çizgiyi sürdürdü ama parti binasına gittiğini pek görmedim. Ürktü zahir zavallı adam! "Sen küçüksün, anlamazsın!" Çok soru sorardım. Babamı da sıkıştırıyorum: "Niye Baba! Menderes ne yaptı ki? İhtilâl ne demek? Kimler ihtilal yaptı? İyi mi oldu?.." Bütün sorulara tek cevap: "Oğlum sen daha küçüksün, anlamazsın. Devlet büyüklerimiz böyle uygun görmüşlerdir. Allah devlete zeval vermesin. İyi olur inşallah..." kabilinden cevapladı ama gözündeki derin üzüntüyü saklamayı beceremezdi. Sonra radyodan her gün, "Sanıklar getirildiler, elleri bağlı olmayarak yerlerine alındılar..." anonsuyla başlayan Yassıada mahkemelerininden yayınları izledi durdu gözyaşlarıyla... "Başvekil idam edildi!" ...Ve sonunda bazı akrabalarımızın def-dümbelek bayram yaparak sevindikleri, benim yaşadığım Türk tarih bölümünün en kara günlerinden biri. "Başvekil Adnan Menderes ve arkadaşları idam edildi" haberiyle babamın günlerce hıçkıra hıçkıra ve gizli gizli ağladığı günler. Çocuk gönlümde taht kurmuş bir başbakan. Beni ve birçok yaşıtımı lastik "cizlaved"lerden kurtaran adam. Kibar beyefendi, Türkiye sevdalısı bir yiğit politikacı. Ve o katledildi diye davul zurna çalan karşıtları... "Bunu nasıl yaparsın baba?" Sonra, bir gün, babacığım annemden alyansını istedi. "Niye?" dedi anacığım. "Devlet zorda, hepimiz ekonomimizin toparlanması için birşeyler vermeliyiz..." O gün için evde mevcut iki altın eşya, babamın ve annemin nişan yüzükleriydi. Onları vermek istiyordu. Benim tepkim yine çocukcaydı. "Baba bu yüzükleri Adnan Menderes'i asan adamlara mı vereceksin? Bunu nasıl yaparsın?" Babamın cevabı: "Oğlum esas olan devletimizin devamıdır. Bu devlet nice başbakanlar, sadrazamlar gördü, yine görür. Adnan Menderes şehid olmuştur. Sen onu düşünme..."