"Batılı bir cumhurbaşkanı modeli"

A -
A +

Federal Almanya Meclisindeki cumhurbaşkanlığı seçimini baştan sona izledim. İktidar partilerinin hanım adayı karşısında muhalefetin adayının kazandığı seçimle ilgili televizyon programında yeni cumhurbaşkanının yemin etmesinden sonra yaptığı konuşma ve kendisini tanıtmak üzere önceden hazırlanmış röportaj ve yaşayış tarzını özetleyen bantları izlerken, kaplıca suyunun verdiği rehavetle dalıp gitmişim... Yarı uyur yarı uyanık Avrupa Birliği'nin kurucu üyesi ve şu anda da baş çekerlerinden olan Almanya'daki cumhurbaşkanı modelini nüfusunun yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu söylenen, herkesin inanç ve söz hürriyeti olduğu Federal Almanya'dakine benzer laik bir sisteme sahip sosyal bir hukuk devleti olarak bilinen Türkiye için batılı bir model olarak uyarlamaya çalıştım. Hatırladıklarım hayal meyal şunlar... Cumhurbaşkanı Müslüman Demokrat Parti tarafından uluslararası bir kuruluşun başkanlığını yaparken ülkeye davet ediliyor ve aday gösteriliyor. Ülkesine döner dönmez eşiyle beraber baba ocağının bulunduğu kasabaya giden cumhurbaşkanı adayı camide kendisini karşılamak için ilahiler okuyan gençlere bir müddet eşlik ediyor. Sonra okulunu ve hemşehrilerini ziyaret ediyor. Yüzünden hiç eksik olmayan tabiî ve samimi gülümseme ile herkesle neşe içinde diyaloglar kuruyor. Hanımıyla yapılan röportajda, eşinin de kendi gibi mütevazı ve güleryüzlü olduğu görülüyor. Birlikte gençliklerini geçirdikleri sahillerin havasını teneffüs edip, hatıralarını tazeliyorlar. Meclisteki seçim esnasında gayet rahat ve neşeli tavrını sürdürüyor. Rakibesi ile arasında çok az bir oy farkı ortaya çıkıyor. Kazandığı belli olunca ilk önce rakibesi tarafından tebrik ediliyor. Seçimden sonra Meclisteki konuşmasını yılların verdiği tecrübe ve olgunlukla tamamen kendi hazırladığı belli olan metne ara sıra bakarak yapıyor. Konuşmasında ilk bölümlerde "Vatanını çok sevdiğini ve özlediğini" belirtiyor. Ülkesinin birçok problemine vukufla temas ediyor. Dünyadaki küreselleşme ve değişimi bir gerçeklik olarak algıladığını ülkenin bu değişimle başetmek için gerekli kültürel siyasal ve ekonomik güce sahip olduğunu belirtiyor. Nüfusun, bu trendle giderse önümüzdeki on yıllarda azalma eğilimine gireceğini bu yüzden "aile ve çocuk" olgusuna daha dikkatli yaklaşmak gerektiğinin altını çiziyor. Bu elbise nerede "pot" yapıyor?!. Sadece kendimizi düşünmekle bir yerlere varılamayacağını, dünyadaki gerçekten muhtaç olan toplumlara yardım eli uzatmaktan bahsediyor... Bu ülkenin, ama bu ülkede yaşayan bütün siyasi ve etnik grupların da cumhurbaşkanı olacak şekilde görev yapacağına söz veriyor. Konuşmasını bir bakıma dua mahiyetinde olmak üzere ülkede önceleri kullanılan halk diliyle "cenabı zül celal hazretleri vatanımızı muhafaza buyursun" mealinde bir cümleyle tamamlıyor. Bütün Meclis kendisini, muhalefetteki başbakan dahil ayakta dakikalarca alkışlıyorlar ve Meclis özel oturumu sona eriyor. Dünyanın ABD ve Japonya'dan sonra üçüncü büyük ekonomik ve politik gücü sayılan Almanya modelini bize uydurmaya çalıştım. Ama bir türlü oturtamadım zihnimde. Sizce nerelerde "pot" yapıyor bu elbise, sizin gözünüze çarpıyor mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.