Geçen yazıda İzmir Fuar Müdürlüğü maceramı anlatmıştım bir nebze. Yazının sonuna doğru iki "Doğan" söz konusuydu. İlkinin soyadı da İşleyen olarak yazılmış, aslında mimar olan ve de o zaman bendenizin yardımcım olan "Doğan Baran" olacaktı. Zannederim şu anda İzmir Büyükşehir Belediyesinde halen görevde Doğan kardeşim. Böylece geçen yazıdaki hatayı düzeltmiş olduk. Ama bu vesileyle "yetkiyi ver, iş iste" konusunda "çuvaldızı kendine iğneyi başkasına" sözü gereği ben ne derecede yetki devrettim onu arz etmeye çalışayım biraz... Malum ise ne âlâ, malum değilse Fuar Müdürünün en havalı ve cakalı işi fuar düzenlenirken yerli yabancı devlet katılımcılarına yer tahsisini yapmaktır. Bu yetki zor devredilen bir yetkidir. Çünkü yapılacak büyük bir yanlışlık koltuğa malolabilir. İlk yıl, geçen yıllardaki düzene fazla dokunmadım. Ama yeni yerleşim planını uygulamaya geçtiğimiz ikinci yılda yardımcımı çağırdım ve kendisine şöyle dedim: "Doğan Bey, bu yıl, fuardaki bütün yer tahsisleri için sizi yetkilendiriyorum, hazırlıklarınızı ona göre yapın, yerleşim şeklinin son durumuna kadar bana hiçbir şey sormayın. Yalnız son durumu göreyim, benim onayımdan sonra uygulamaya başlayın..." Yıllardır Belediyede görev yapan arkadaşımın irkildiğini gördüm. "Aman Resul Bey siz benim geleceğimle oynuyorsunuz! Bu ağır yükü ben nasıl taşırım. Yabancı katılımcıların Büyükelçi ve Ticari Ataşelerin dolayısıyla Dışişleri Bakanlığının, bu arada büyük ve güçlü holding ve şirketlerin, en önemlisi de siyasetçilerin baskıları beni ezer geçer. Lütfen beni mazur görün. Siz emredin biz uygulalayalım" dedi. Ben de kendisini ikna etmeye çalıştım: "Bak Doğan Bey, yıl oniki ay bir Enternasyonal Fuar, ki o da her yıl basının ağzına sakız olmuş, 'fuar mı, panayır mı?' bunun dışıda biri "Mobilya" diğeri "Ucuz Giyim" diye adlandırılmış iki tane ihtisas fuarı demeye bin şahit isteyen organizasyonla ülke ekonomisi ve ticaretine bir katkıda bulunamayız. Bizim yılda en az on tane adam gibi ihtisas fuarı yapmamız lâzım. Bunun için de benim fikir üretmek, gezip görmek, organize etmek için operasyonlardan ve rutinlerden paçayı kurtarıp çalışmam lâzım. Bu yüzden -hiçbir fuar müdürünün bugüne kadar denemediğini söylediğiniz- yetkiyi birilerine devretmek zorundayım. Yapamıyacaksanız ben bunu becerecek birini bulmak zorundayım. Ancak çok iyi prensipler ve kurallar koyabilirsek bu işin altından kalkarız. Belediye Başkanı yönünden bir sıkıntınız olmaz. Yeter ki herkesin makul karşılayacağı kuralları şeffaf bir şekilde ortaya koyalım. Böylece her yıl dört beş ay süren yerleşim planını onbeş gün, bilemediniz bir ayda bitirir işimize bakarız" dedim. Oturduk bütün ilgili arkadaşlarımızla bir ayda temel prensibi koyduk: "Eski bir binayı yenileyen o binanın bir kısımını yarı kira bedeliyle sekiz yıl kullanır, bunun dışında sektörler için belirlenen açık ve kapalı alanlarda en büyük metre kareyi kiralayan en güzel yeri alır..." İşte bu prensiple beş yıl kafamız ağrımadan yer tahsislerini yaptık. Ara sıra haşlandık ama o kadarcık da olur. Bunun gibi sayısız yetkimi devrederek yılda on tane ihtisas fuarını -aynı personelle- yapabilecek duruma geldik. Hatta sonunda "Bu Fuar İdaresini kimin yönettiği belli değil, bu ne biçim iş kardeşim" bile dedirttim millete, iyi mi?..