Uzunca bir aradan sonra, tekrar "Merhaba"... Manşet toplantısında pek büyük değişiklik yoktu. MGK, Irak'a asker gönderme, Fransa'yla yumuşama, Amerika'da fırtına, Başkan Bush'un her ay harcadığı fakat nereye gittiğini açıklayamayacağı aslında Irak'ta beraber hareket etmek istediği devletlere gönderdiği söylenen iki milyar dolar vs. vs... Bütün bunların arasında bir haber daha vardı. Yalova'da bir doktor "bıçak parası" istemiş ve suçüstü yakalanmıştı. Doktora hediye ediliyormuş! Toplantıdaki arkadaşlara sordum: "İçinizde bu şekilde bıçak parası ödeyen oldu mu?" 12 kişilik gruptan 3 kişi yakın zamanlarda bu meşhur bıçak parasını ödemişti. Bu tespitten sonra konuyu manşete taşıdık. "Nasıl oluyor bu ve nasıl veriliyor?" diye sordum. Arkadaşlardan biri "Ameliyattan sonra, doktora hediye ediliyor. Yani devlet imkanlarından yararlanıyoruz, ama devletin bu doktorlara yeterli maaş veremediğini düşünerek, gönülden gelerek bu parayı verdim ben" dedi. Suçlayarak bir yere varamayız Şimdi, konuyu sistem bütünlüğü içinde ele almak zorunluluğumuz var. Sadece doktorları suçlayarak bir yere varamayız. Çünkü, doktorların da bu sistemden sıkıntıları vardır. Bunu da dikkate almalıyız... O zaman ben size 30 yıl öncesinin Almanyasını anlatayım... Hastalandığınız zaman, bulunduğunuz yöredeki, (benim oturduğum bir köydü mesela) istediğiniz doktora başvuruyorsunuz. Doktor muayene ediyor. Teşhis edebiliyorsa reçetenizi yazıyor. Eğer edemiyorsa sizi hastaneye sevkediyor. Doktorla hiçbir şekilde para konuşmuyorsunuz. Doktor parasını devletten ya da sigorta şirketinden, nereden alıyorsa alıyor. Ama doktor sizi müşteri olarak görmek, sizi memnun etmek zorundadır. Aksi halde hastasını başka doktora kaptırır. Aynı şey hastaneler için de söz konusu. Onlar da hastalarını memnun etmek zorundadırlar. Ana hatlarıyla özetlediğim bu sistem, halen tabir caiz ise "tıkır tıkır" çalışıyor. Uygulanabilir bir sistem Kulakları çınlasın; bendeniz İzmir Fuar Müdürü iken, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başhekimi olan Opr. Dr. Akın Bulut Ağabeyle bu konuyu yıllar boyu konuştuk. Kendisi Almanya'da uzun zaman bulunmuş, oradaki sistemden hareketle, Türkiye'de uygulanabilir bir sağlık sistemini -15 yıllık bir emekle- kanun taslağına kadar hazırlamıştı. Sonradan Ege Üniversitesi Hastanesi Acil Servis Şefi olarak uzun yıllar hizmet etti. O günlerde ziyaret ettiğimde, sistemi ve kanun taslağını geliştirmeye gayret ediyordu. Zamanın sağlık bakanına bu çalışmayı haber vermiştik de, sonuç çıkmamıştı. Akın Bulut beyin "Meslektaşlarım bu sistemden ve kanundan pek hoşlanmazlar" dediği bu çalışmayı, hâlâ sürdürdüğünü biliyorum. Bu konuya kafa yoran varsa, ülkesi için yüreği çarpan nadir insanlardan biri olan Akın Ağabey'i takdim ederim. İlgilenen olmazsa, "Bıçak parası, yüreklerimizi yaralamaya devam eder durur..." Ne denir?