Yıllar önce İzmir'de iken babadan oğla 'Halkpartili' olan amcaoğullarından birine sormuştum, belediye seçimlerinde kime oy vereceğini 'Çöpümü en iyi kimin toplayacağına inanırsam ona!' demişti muzipçe gülerek. Nitekim o seçimlerde 'Halkpartili' aday kaybetmişti. O zaman bende jeton düştü. Kendi kendime 'Demokrasi kültürü yerleşiyor galiba' demiş ve de ümitlenmiştim. Sonrasında bu aralarında benim de bulunmaktan şeref duyduğum 'bidon kafalı, şiş göbeğini kaşıyan!' bu millet habire demokrasi dersi vermeye devam etti durdu. Özal'ı büyük bir çoğunlukla iktidara taşıdı, sonra poker suratıyla millete bir gülücüğü bile çok gören çömezini sandığa gömdü. İstanbul'da yine Özal'ın rüzgârıyla seçilen ve yıllarca hizmete susamış İstanbul'da o günler için gerçekten olduğundan büyük görünen hizmetlere ve faaliyetlere imza atmış bir başkanı; seçim tahminlerini alt üst ederek göndermiş genç bir adamı seçmişti. Ama ondan sonra gerek belediyelerde gerekse merkezde aradığını bulmuş olmalı ki o genç adamı ve partisini desteklemeye devam edegeldi. Şimdi bendeniz şu 'bidon kafamla' oturup düşüneceğim ve de Kadir Topbaş'la, Kemal Kılıçdaroğlu arasında tercih yapacağım. Kadir Topbaş hem de doktoralı Şehir Mimarı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun belediye ve şehircilikle hele İstanbul gibi dev bir metropole yön verecek bir vizyonla yakından uzaktan ilgisi yok. Yakından takip etme imkânına bir ölçüde sahip olduğum kadarıyla B.Ş.Belediye'sinin yargıya intikal etmiş büyük bir davası yok. Kılıçdaroğlu'nun devamlı diline sadece birtakım dosyaları dolayıp kendinden emin olmadığını gösteren kuru bir ifadeyle dolanıp durması 'bidon kafamı' ağrıtıyor. Anlayacağınız bu seçimde de bende diğer 'bidon kafalılar' gibi 'kafama göre takılacağım'.