Türk Amerikan İş Konseyi'nin düzenlediği '22. Yıllık Ortak Konferans'a katılmak üzere Washington'dayız. Bu konferansı on yıldır izleyen bir arkadaş 'bu kadar sönük geçtiğine hiç şahit olmadım' dedi. Gerçekten konferansa ABD'den devlet düzeyinde katılım yok denecek kadar azdı. Gergin hava hissedildi Konferansın daha ilk oturumunda gergin hava hissedilmişti. Birinci günün akşam üzeri katıldığım bir oturumda ABD'de uzun yıllar kalan bir siyasimiz, Pentagon'dan bir arkadaşı ile yaptığı bir görüşmeyi özetledi. Görev sahası doğrudan Türkiye olmayan Pentagon yetkilisi şöyle diyordu: "Şu anda yirmi üst düzey Pentagon yetkilisinin katıldığı bir toplantıya uğradım geliyorum. Toplantıda iki ülke, Fransa ve Türkiye için çok ağır konuşuluyordu. Benim direkt ilgilendiğim bir konu değil. Bizimkileri bu kadar hiddetlendiren şey nedir?" Konferansın birinci günü akşamı Başkan Bush'un çok önemli bir konuşma yapacağı duyuldu. Türkiye ile arasında yedi saat zaman farkı bulunan ABD'de Türk-Amerikan ilişkilerinin donma noktasına geldiği bir havada Başkan Bush'un bu konuşmasında Irak'a karşı harekâtı başlatacağı haberi yayılmaya başladı. Bu sırada hükümetin "tezkere"yi, benim bu yazıyı yazmaya başladığım sabah saatlerinde Türkiye'de Meclis'e sunması bekleniyordu. Elli yıldır beraberiz... Öyle ya da böyle 50 yıldır birçok konuda, birçok ittifaklar bünyesinde beraber olduğumuz, yine de öyle ya da böyle bir demokratik yönetim tarzının savunucusu ABD ile ilişkilerimizi bu kadar gerdirmeye gerek var mıydı? Şimdi tezkere belki Meclis'ten geçecek, bu savaşa karşı olmamız değil ama sergilediğimiz kararsız tutum Türk-Amerikan ilişkilerinde belli bir soğukluğun belki de uzun yıllar sürmesine sebep olacak. Çünkü beklenilen oldu ve Başkan Bush Birleşmiş Milletleri "Bugüne kadar görevini en iyi şekilde yaptı" diyerek kibarca bir kenara koydu. Tüm dünyada olduğu gibi ABD'de de beğeneni beğenmeyeni olmasına rağmen, Başkan Bush'un 11 Eylül'e endekslediği siyaseti, bundan böyle insanlığın geleceğinde önemli bir dönüm noktası olacaktır. Barışçı yaklaşımlarla... ABD'de Başkan'ın konuşmasının ardından turuncu seviyeye çıkarılan teyakkuz durumu, gergin bekleyişi başlattı. Ümit edelim Saddam dünyanın başına büyük gaileler açacak bir savaşı önleyerek, problemin uzun vadede ama barışçı yaklaşımlarla çözülmesine katkıda bulunur. Aksi halde ikinci körfez harekâtı birincisinden daha çok anayı ağlatacak. Washington çok ağır bir kış yaşamış. Papatyalar henüz görünmüyor. Dün ilk defa Bahçıvanlar hercaî menekşeleri şehrin çeşitli yerlerindeki çiçek parterlerine aktarmaya başladılar. Baharın geldiğini hissetmeye başlıyoruz. Umarız tezkerenin Meclis'ten geçmesiyle Türk-Amerikan ilişkilerinde de bir bahar havası oluşur. Zamanla da ilişkilerimiz dünya barışına katkıda bulunacak tarzda daha olgun ve daha kararlı bir tarzda gelişir. Kimseye yararı yok!.. Allah tüm dünyayı ve insanlığı kasıp kavuracak bir sıcak savaştan korusun, milletlerarası ilişkiler bilgi çağına yakışır olgunlukta barışa endeksli olarak gelişsin. Savaşa endeksli düşünce tarzının hürriyetçi demokrasinin öncülerinden olan ABD'nin sosyal bünyesini kemirmeye başlamasının kimseye yararı olmaz.