Bir cümlelik soru...

A -
A +

Bir şirketin yöneticilerinin; Alvin Toffler'in otuz yıl önce tahmin ettiği "bilgi çağı"nın içine girdiğimizi, Toffler'in o zamanlar söylediği "üçüncü dalga"nın insanları sanayi çağından bilgi çağına savurduğunu, bu savrulmanın ulaşım, haberleşme, teknolojinin gelişmesiyle daha anlaşılır bir gerçek haline gelen globalleşmenin etkisiyle tahmin edilenden daha şiddetli olduğunu, globalleşme ile değişim dalgalarının boyunun ve sıklığının arttığını, bu dalgaların iş hayatını bütün boyutlarıyla etkilediğinin şuurunda olmak gerektiğini, değişimi yönetmenin zor ama imkansız olmadığını anlayarak, onunla başetmek için gayret göstermek gerektiğini, değişimin özellikle müşteri açısından daha hissedilir olduğunu, insanların daha fazla seçme şansına sahip oldukça piyasa egemenliğinin üreticilerden tüketicilere doğru geçtiğini, moda tabirle artık üretimin değil müşterinin kral olduğunu, hatta satın alma kararlarının yüzde sekseninin kadın ve çocuklar tarafından alınması sebebiyle nazlı bir "kraliyet ailesi" olduğunu, bu ailenin taleplerinin karşılanmasının eski üretim ve yönetim paradigmalarıyla mümkün olamayacağını, artık eskisi gibi şirket, patron ve yöneticilerin "ben yaptım oldu, ben ne desem o olur" tarzında davranmalarının modasının geçtiğini, artık müşteri talep ve beklentilerinin önceden kestirilmesi için şirketin bütün elemanlarının kafa yormaları gerektiğini, bu çerçevede "yapalım, satalım" kalıbından "satalım, yapalım" yönetim tarzına geçilmesi gerektiğini, yönetim tarzında bu değişimin lafla olmasının mümkün olmadığını, bunun için bütün çalışanları vizyon ve strateji belirleme işinin içine katmak gerektiğini, vizyonun laf ola beri gele bir "Amerikan salatası" olmadığını, vizyonsuz hiçbir organizasyonun başarılı olamayacağını, vizyona ulaşmak için liderlik, hatta son zamanların anlayışıyla "hizmetkâr liderlik" anlayışının şirketin bünyesine uygun şekilde yayılmasının şart olduğunu, yani herkesin "emreden yönetici" değil, "yardım eden lider" olması gerektiğini, liderlerin takımları olmadan başarılı olmalarının mümkün olmadığının "klanlar çağı"ndan beri bilindiğini, takımların ancak farklılıklar iyi yönetilerek başarılı olabileceğini, farklılıklara tahammül gösteremeyen hiçbir organizasyonun hayatta kalamayacağını, takımların motivasyonunda para kadar diğer mânevî ögelerin de etkili olduğunu, hele adam yerine konulmanın, işin içine katılmanın, yetkilendirilmenin en önemli motivasyon araçları olduğunu, bütün modern yönetim tekniklerinin ancak uygun bir şirket kültürü oluşturularak başarılı olabileceğini, global rüzgârlardan faydalanarak başarıya yelken açacak insan odaklı bir kültürü oluşturmak için sabırla sürdürülen şirketiçi eğitimlere gerek olduğunu, eğitimin ilk sıkıntıda vazgeçilecek bir masraf kalemi değil, en az teknolojiye yatırılan kaynaklar kadar önemli bir yatırım olduğunu, uzun ince bir yol olan kaliteyi hayat tarzı verimliliği olmazsa olmaz kabul eden bir şirket kültürü olmadan marka olmanın, global dünya şirketi olmanın mümkün olamayacağını idrak etmeleri gerektiğine siz de inanıyor musunuz?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.