Bir seçilmişin, diyelim bir belediye başkanının göreve başladığından itibaren durumunu yakından takip ettiniz mi? Çok enteresandır... İlk günler müthiş bir tebrik kampanyası patlar. Günler haftalar sürer. Sonra Başkan'a çok çeşitli yerlerden bilgi akmaya başlar. Bu bilgi daha ziyade belediye personeli ile ilgilidir. "O bizdendir, o şunlardandır, bu şu partilidir, öteki rüşvetçidir, beriki örgüt üyesidir..." Eğer Başkan kendinden emin biri değilse bu mesajlar onu çok sarsar. Etrafa şüphe ile bakmaya başlar ve personeli hallaç pamuğu gibi dağıtır. Hatta bazan o kadar olur ki; hastane başhekimi bir doçent doktoru, çöpten gübre üreten fabrikaya bile tayin ediverir... "Gaza gelmeyen" başkan! Başkan eğer bilgi ve tecrübeye saygılı bir yapıya sahipse; tabir caizse "gaza gelmez" çevresindekileri tanımayı zamana bırakır. Zaman içinde performanslarını objektif olarak değerlendirerek personeli yeniler ya da yerlerini değiştirir. Her iki durumda da Başkan'ın ilk 3-4 yılı işi öğrenmekle geçer. Son yılda tekrar seçilme telaşı başlar. Bu, Başkan'ın en zayıf olduğu yıldır. Etraftan gelecek teklif ve istekler onun objektif kararlar almasını engellemeye başlarsa Başkan telaşlı bir seçim kampanyasından sonra seçimi kaybeder. Çünkü etrafını saran "dalkavukların" farkına varamamış gerçek dostlarıyla ve kendisine yardım etmeye çalışanlarla iletişimi kesilmiştir. Eğer Başkan tekrar seçilirse, o zaman birinci dönemde biriktirdiği bilgi ve tecrübeyle güzel hizmetler yapması mümkündür. Ama ikinci defa seçilmiş olması onun "dalkavuk" tesirlere daha fazla açık olması sonucunu doğurur. Çünkü o da bir insandır, her insan gibi o da "şakşakçı"lardan etkilenir. Bu etkilenme kimilerinde hızlı, kimilerinde geç olur ama olur... Yolun sonuna varmak!.. Sonuçta Başkan kendisinin o şehir için vazgeçilmez bir yönetici olduğuna kendini inandırır. Bu ise onu "Bağımsız aday olsam bile seçilirim" psikozuna girmesine ve siyasi bağlarını zedelemesine yol açar. Bu ise yolun sonu demektir. Çünkü millet "Ankara" desteğine sahip olmayan Başkanların pek başarılı olamayacağına inandırılmıştır. Ayrıca özellikle televizyonculukta önemli bir durum olan "yüz eskimesi" Belediyecilikte de geçerlidir, insanlar yeni yüzler ve heyecanlardan hoşlanır. Ve de bu macera böyle sürer gider. Bütün mesele görevden ayrıldıktan sonra "iyilikle" anılabilmektir. Zordur ama hoştur...