"Satış" deyince aklınıza ne geliyor? "Gözleri pırıl pırıl parlayan, elindeki malı satabilmek için, bitmez tükenmez bir şekilde konuşan, konuşan ve yine konuşan, sonunda müşterinin bu kadar gürültü patırtıya dayanamayıp veya laf kalabalığından malın faydalı olduğuna inanıp "satın almaya" karar verdiği bir "monolog". Hadi diyelim öyle yakışıklı bir sahne değilse bile "çenebaz bir adam" görüntüsü geliyor olmalı zihnimize. Haklısınız çünkü bizim nesil yani, sanayi çağının "kitlesel üretim dönemi" sonrasında müşterinin ne istediği sorulup, soruşturulmadan mal stokları yapılıp sonra satılmaya çalışıldığı "agresif, saldırgan" satış taktikleriyle mal satılmaya maruz kalan insanlar "satış"tan hep ağzı kalabalık bir adamın; "ayna, olmazsa tarak, olmadı yanına bir kalem, o da yetmez evin küçük hanımına bir toka, ayrıca bir adet not defteri, yanında bir adet silgi ve de firmamızın hediyesi olarak bir adet de..." şeklinde sıraladığı sahneleri yaşadık... Şimdi de bunları; yazılısı, sözlüsü, görüntülüsü, sanalı, gerçeği... medya denilen ortamda yaşıyoruz. Ancak insanoğlu bilgi çağına doğru yol aldıkça satış artık daha sakin bir süreç haline dönmeye başlıyor. Çünkü insanoğlunun kültür seviyesi ulaşım ve haberleşmedeki muazzam gelişmeler sayesinde hızla yükseliyor. Önceleri devlet kontrolündeki gazete, radyo ve televizyonlardan "önüne konulanı okumak ve seyretmek" durumunda kalan insanlar şimdi artık her şeyden ve anında haberdar oluyor. O zaman bu insanlara kafanıza esen bir mal ve hizmeti satamazsınız. Onların ihtiyaç duydukları hatta duyacakları mal ve hizmetleri araştırmak, bulmak, düşünmek, fikretmek, hatta hissetmek zorundasınız. İşte bunun için bilgi çağının pazarlama anlayışında tek taraflı "promotion" dönemi kapanmaya, çift taraflı "Communication" dönemi açılmaya başlamıştır. Müşteriyi dinleyen, onun değer yargılarına, hislerine, arzu ve isteklerine, ihtiyaçlarına uygun mal ve hizmetleri sunan şirketler bilgi çağında başarılı olacaklar. İnsanları ne ticarette ne siyasette eskisi gibi tek taraflı monologla "gaza getirmek" dönemi kapandı. Bu satırları yazarken özellikle CHP'nin susmaz genel başkanı aklıma geldi. Hâlâ "Boğaz vapuru satıcısı" tarzı bayat bir tekniği ısrarla kullanıyor...