Sene 1987 veya 1988... Bağdat Fuar İdaresinin resmi davetlisi olarak İzmir Büyük Şehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı kadim dostum Sayın Dr. Muhsin Abay'la beraber Bağdat'tayız. Fuar açılışından önce Bağdat'ta ve civarında birçok ziyaretler yaptık. Müslümanlar için gerçekten çok önemli mekanlar var Bağdat'ta. Bu arada Eshab-ı kiramın en büyüklerinden olan hatta "Ehl-i beyt'ten" sayılan Selman-i Farisi (radıyallahü anh) hazretlerinin kabrini ziyaret için bugün Selmanpak denilen Kadisiyye şehrine gitmek de nasip olmuştu. Orada, dün İstanbul'da hizmete açılan "İstanbul'un Fethi" panoramasının bir benzeri olan "Kadisiye Savaşı"nın muhteşem panoramasını da ziyaret etmiş, bayağı etkilenmiş ve de "Neden bizde de 'Fetih'le ilgili bir panorama yok ki?" diye de hayıflanmıştık... Bağdat'ta meşhur "Er-Raşid" otelde kalıyorduk. Keyfimiz yerindeydi anlayacağınız. Fuarın açılacağı gün tören alanında yerimizi aldık. Dünyanın her yerinden elçiler, ataşeler, iş adamları, basın mensupları vardı. O zamanlar Saddam'ın birinci yardımcısı olan Taha Yasin Ramazan da gelmişti açılışa. Uzatmayalım törenin programı İngilizce ve Arabça olarak anons edildi. İlk olarak Kur'ân-ı kerim okunacaktı. Sunucu İngilizce olarak tekrar anons edince oradaki herkes; Hristiyanı, Musevisi, komünisti, ateisti, ayaklarını indirdi, elinden geldiği kadar saygılı olmaya gayret ederek derlendi toparlandı. Biraz önümüzde ve yanımızda oturan biri dikkatimizi çekmişti, ayak ayak üstüne atmış, gözündeki yakın gözlüklerinin üstünden Kur'ân-ı kerim okuyan kişiye doğru beden dilinin bütün unsurlarını kullanarak nefretle ve dehşetle bakmaktaydı. Yanımda oturan ve Bağdat'ta çalışan Türk gençlerinden birine sordum yavaşça "Şu zat kimdir?" diye, o da aynı şekilde kulağıma fısıldadı "Bizim Büyükelçimizdir". Yüreğimdeki sızı halen devam etmektedir. Sonra o "Büyükelçi"nin o günlere rastlayan "Mevlid Kandili" gecesinde düzenlediği, viskinin şampanyanın su gibi aktığı "Türk Milli Günü" resepsiyonunda elini sıkmak zorunda kalışımızı hatırlıyorum yüreğimize taş basarak... Şimdi son günlerde diplomatik davranışlar konusunda ahkam kesenlerin bir de bu pozisyonu yorumlamalarını rica etsek, mümkün olur muydu acaba?.