İnsanların karakterleri değişik olduğu gibi milletlerin de karakterleri farklı oluyor. Bunu gayet tabiî karşılamak insanı rahatlatır. Aksi takdirde yönetim işi daha bir karmaşıklaşıyor. Mesela Almanlar ciddî, çalışkan, tertipli, aynı zamanda biraz fazlaca onurludurlar. Onlarla iyi geçinmek istiyorsanız siz de belli ölçüde ciddî, tertipli olmalısınız. Mesela yediğiniz muzun kabuğunu sokağa rastgele atıvermenizi bir Alman'ın anlaması mümkün değildir. Bir İtalyan coşkulu bir insandır. O'nunla sessiz ve sakin konuşmanız o'nun kimyasını bozar. Bir Japon çok kibar biridir. O'nunla İtalyan'a uyguladığınız samimî beden dilini kullanarak iletişim kuramazsınız. Bu davranışınızdan ürker hatta korkar. Bir Amerikalı size ayakkabılarının burnunu gözünüze sokacak tarzda oturmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz. O'nun kültüründe bu oldukça normal bir davranıştır. Bir Hintli çok çok darda kalmadıkça değil kavga etmek yüksek sesle bile konuşmaz, konuşamaz. Öylesine uysal ve masum tabiatlı insanlardır. Bütün bu tesbitlerim hiçbir bilimsel veriye dayalı değildir. Hepsi ömür boyu çeşitli vesilelerle yaptığım gözlemlere dayanmaktadır. Yunanlılarla pek fazla teşriki mesaim olmadı. Almanya'da yetmişli yıllarda doktora yaparken aynı enstitüde bir Yunanlı vardı. Bütün diğer milletten olanlarla rahatça iletişim kurabilen bendeniz o Yunanlıyla iki kelam bile edemedim. Çünkü beni gördüğü anda yönünü ya da oturduğu mekanı değiştirirdi. Samimî olduğum Alman arkadaşlar durumu fark ettikleri zaman sebebini bana sorduklarında 'Benim o'nunla bir derdim yok, niye böyle davrandığını o'na sorun!' demiş meseleyi geçiştirmiştim. Bütün diğer millet evlatlarıyla senli benli olan Yunanlı benimle nerdeyse hiç konuşmadan iki buçuk yılı geçirdi. Demek ki dedim bu insanların ruhlarına girmiş Türk düşmanlığı. Tabiî başta da söyledim bir iki gözlemle karar vermemek lazım. Ama asırlar boyu teb'ası olduğu Türk'e karşı bu kadar sitem etmelerini de belki hoş görmek gerekir. Bence bırakın hep yaptıklarını yapsınlar, Yunan milletini Türklerle korkutup ekonomik ve siyasi zaaflarını örtbas etmeye çalışsınlar. İşimize bakalım, önümüzde koskoca bir 'Kızılelma' belirdi.