Biraz da duyduklarımızdan...

A -
A +

Aman efendim, herkes ne kadar özlemiş Anadolu'yu. Özlemi gidermenin yolu, bir bakıma kelleyi koltuğa alıp, binlerce kilometre yolu, bir yerde bir geceden fazla konaklamadan "Komando Harekâtı" tarzında katedebilmekten geçiyor. Zaten bir geceden fazla misafir kalmamıza imkân da kalmıyor. Buyurun İskilip'te ikinci gün anlattıkları fıkraya. Misafirin biri bir, iki, beş, on, onbeş, yirmi gün derken yirmibirinci gün "Eh artık ben gitsem" demiş. Ev sahibi de kibarca "Siz bilirsiniz, size hizmet etmek bizim için şereftir" diye cevaplamış. Neyse sabah misafirin yolluğu, atı hazırlanmış. Yirmibir gün dinlenmenin ardından şimşek gibi atlamış atına misafir. Tam üzengiyi gerip, gemleri boşaltacağı anda, ev sahibi kemal-i samimiyet ve kibarlıkla "Bir kaç gün daha galayıdık" diye seslenmiş yavaşça. Aynı şimşek hızıyla atından inen misafir sormuş "Nereye bağlayayım atımı?" Ev sahibi naçar uzatmış dilini ve büyük bir pişmanlıkla "Dilime bağla" deyivermiş. Buna rağmen on altı saat dolma nöbeti tuttuğumuz için zorla bir gün daha tuttular İskilip'te şaka bir yana son altı yedi yıldır daha da ciddiye alarak yapmaya çalıştığımız Anadolu turlarının sonunda bizim hanımın tesbiti veya teklifi diyelim şu oldu: "Devlet belli bir program dahilinde karar mekanizmaları içinde yer alan herkesi, özel-kamu sektörü fark etmez iki üç yılda bir en az bir aylığına Anadolu turuna çıkarmalıdır. Anadolu'nun gerçeklerini, kültürünü, yaşayış tarzını, sosyo-psikolojik altyapısını özümsemeden alınacak her türlü karar eksik olmaya, başarısız sonuçlara sebep olmaya mahkumdur..." Neyse duyduklarımıza dönelim. Niğde'de sabah güneş doğmadan "yaylamız bir tanedir" diyerek yola çıkardılar. Bin sekizyüz küsur metrelere ulaştık. Bendeniz şöyle Ayder tarzı, dereli tepeli, baharlı çiçekli, ağaçlı bir yer hayal ediyorum. Aaa!.. Bir de ne göreyim tek bir ağacın olmadığı, güneşin altında soğuktan titrememek için hırka yelek, kaban ne varsa örtündüğümüz bir çayırlık. Ama soğuktan alnınız çatlıyor. Neyse şipil şipil, sanki değil sahiden buzun çözülmesiyle olmuş bir çeşmecik, onun meydana getirdiği "Aksam mı akmasam mı?" diyen bir derecik, ama halıları kıskandıracak kalitede bir çimen. Zaten yaylanın adını da "Keten çimeni" koymuş ataları. Bir yaşlı eşek anırarak karşıladı bizleri. Ve de bir koca köpek (iri bir koç düşünün o boyda) biraz ekmek attılar. Yutunca, "Bu sahibinden başkasının ekmeğini yemeye başlamış, yabancıya zarar vermez" hükmünü verdiler ve rahatlattılar beni. Sonra biraz daha gözler alışınca, etrafta yüzlerce hatta binlerce bizim gelincik, Niğdelilerin "gelengi" dedikleri, yılanın baş düşmanı kahraman "firavun fareleri"nin Anadolu versiyonu sevimlilerin bulunduğunu fark ettik. İki ayaklarının üzerine kalkıp, eller önde öyle bir bakınıyorlar. İşte çoğu insanın "Bu şartlarda ne muhabbet olur" diyebileceği ortamdan bir Anadolu neşesi daha... "Yedi köyün Zeynebi" Köyün birinde "Yedi köyün Zeynebi" denilebilecek cinsten güzel bir kız varmış. Tabii talipleri de çok haliyle. Bir zengin adam da oğlunu kıramıyor. Talip oluyor kıza. Sonunda kızın babasına "Çek kızını kantara, kilosuna bir altın vereyim" diyor. Kız çıkıyor kantara "50 kilo" ver elli altını al gelini. Uzatmayalım düğün, dernek gelin eve geliyor. Geliyor ama ne geliş! Bir surat, bir tafra, kayınbabaya ne hürmet, ne hizmet. Durum felaket. Bir gün kayınpeder buğdayı harman yerine yığmış. Bir de ne görsün binlerce "gelengi" sarmamış mı ortalığı! Hemen gitmiş ziraatçıya, almış iki koca çuval zehir. Yıkmış harman yerine. Şööyle bir doğrulup bakmış, ne görsün yüzlerce "gelengi" iki ayak üzerinde eller önde kavuşuk, bütün sevimlilikleri ile ona doğru bakıyorlar. "Ülen arkadaş, elli altın virdim bir gelin aldım, bu hürmeti görmedim, yiyin ülen gelengiler, helâl hoş olsun, isterseniz bütün buğdayı bitirin" deyip dönmüş gitmiş... İşte böyle... Bazılarının sandığı gibi sadece yiyip içmemişiz, bir şeyler de duymuşuz. Gelecek yazıda artık "İş Dünyamız" köşesi yazarı olduğumuzu hatırlamak ümidiyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.