Biraz uzattık lafı bugün!

A -
A +

Bugünlerde okulların açılması dolayısıyla memleketin eğitim sistemi masaya yatırılıyor. Tabii bu esinti birkaç gün sonra hissedilmez hale gelir. Eski hamam eski tas herkes işine gücüne bakar. Çünkü eğitim sistemi öyle sağlam kazıklara bağlanmış ki çözebilene aşk olsun. Bir kere herkesin hemfikir olduğu handikap eğitimimizin 'millî' olması. Bunu kabul edince 'Millî Fizik', 'Millî Biyoloji', 'Milli Kimya' vs. gibi garabetleri saklamak yıllardır başımızı ağrıttı durdu. Ancak bindokuzyüz kırkların 'Nasyonal' ön isimli rejimlerinden kaynaklanan bu 'Millî' ön ismini ne hikmetse sorgulamak 'Cısss!' idi. Hâlâ da bir bakıma öyledir. Eğitim ve Bilim aslında 'evrensel'dirler. Adına bilim çağı denilen bu zamanda bu tür tartışmalarla zaman kaybetmek kelimenin tam mânâsıyla 'abesle iştigaldir'. Eğitim politikamızdaki en önemli yanlışlardan biri de şudur. Her fırsatta ne olduğunu araştırmadan 'eskinin ezberciliğe dayalı sisteminden' şikâyet etmemize rağmen, şu anda çocuklarımızı körü körüne ezberciliğe mahkûm eden bir sistemle 'fikren dumura uğratmaya' devam etmemizdir. Çocuk-torun iki nesli okula göndermiş bir ebeveyn olarak ve de üniversitede yirmi yıl kadar çalışmış ve halen de arasıra part-time üniversiteyle ilgisi olan biri olarak eğitim sistemimizde 'Test sistemiyle' başarı ölçmeye devam etmemiz gibi bir cinayeti işliyor olmamız çocuklarımızı robotlaştırmaktadır. Bunun çok acı sonuçlarını milyarlar sarf ederek eğittiğimiz insan kaynağımızın iş hayatındaki durumundan anlayabiliriz. Bunun için İş ve Yönetim Dünyamızda giderek duayenlik saflarına doğru ilerleyen Şeref Oğuz arkadaşımızın bir tespitini aktarayım müsaadesiyle. Geçen hafta Sabah Gazetesindeki bir makalesinde AR-GE yani Araştırma Geliştirme'ye bütçeden ayrılan pay konusunu tartışıyordu ve "AR-GE için ayırdığımız payın artması müjdesini verdikten sonra, ayırdığımız bu milyar dolarları yenilikçi ve üretken bir kültür altyapısı ve bilgiyi yorumlayabilen bir insan kaynağı ile desteklemediğimiz takdirde 'Araştırma' yapabileceğimizi ancak 'Geliştirmeyi' beceremeyeceğimizi" söylüyordu. İşte bu 'Geliştirme'yi becerebilmek için ilkokuldan itibaren insanların beyinlerini 'yıkamaya' değil onların 'beyinlerini rahatça kullanmalarını sağlayacak' sistemleri kurmaya çalışmamız gerekir. Yeni Milli! Eğitim Bakanımızın bu konuda yol açıcı düzenlemelere imza atacağını ümit ederek bağlayalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.