İzmir'e dün akşam geldim. Bir haftadır ihmal ettiğim tansiyon hapımı yazdırmak için Alsancak'ta bir sağlık ocağına gittim bu sabah. Müracaat'ta oturan bir görevliye misafir olduğumu ilaç yazdırmak için geldiğimi söyledim. Önce üst kata çıkmamı söyledi, sonra başını kaldırıp bastonumu görünce; 'Beyamca?hemen?yan?tarafta aile?hekimleri?var,?üst kata çıkmayın onlar da size yardımcı olurlar' dedi. Yan tarafa girdiğim anda bir hemşire yanımda belirdi, derdimi sordu. Kendisi gidip sıra fişimi getirdi ve beni ilgili doktorun kapısına kadar götürdü... Doktor gerçekten bir hekim idi. Önce her zaman aldığım ilacı yazdı. Sonra?hastalık?olarak?belirtmediğim halde öksürüğümün sebebini sordu. Grip geçirdiğimi ancak bu öksürüğün devam ettiğini söyledim... Sigara durumunu sordu.?On?üç?yıldır?içmediğimi?söyledim. 'O zaman size şu şurubu da yazalım rahat edersiniz' dedi, bilgisayardan reçetenin çıkışını aldı, mühürledi imzaladı, geçmiş olsun dilekleriyle uğurladı... Bütün bu olaylar zinciri sekiz dakika içinde oldu bitti. Şimdiiiiii.. Eğer bu macera bundan on hadi on beş sene önce yaşanmış olsa idi. Bu sekiz dakika içinde ben o zamanki SSK Tepecik Hastanesine gitmek üzere sürecek en az bir saatlik yolculuğa başlamış olacaktım. Hastanedeki curcunayı, sigara dumanı dolu koridorları, kuyrukları, yedi kapı dolaştıktan sonra en az yarım saat süren başhekim onayını alıp eczaneye ulaşıncaya kadar en az yarım gün harcayacaktım. İşte bu, kalbi gerçekten ülke insanının mutluluğu için çarpan bir lider ve arkadaşlarının yönettiği bir ülkenin görünüşüdür... Bu arada canımı sıkan tek şey müracaattaki görevlinin bendenize 'Beyamca!' diye hitap etmesiydi. Hiç değilse 'Beyabi!' diyebilirdi. Neyse bu da işin nazarlığı olsun!.. Sağlık sistemini bu seviyeye çıkaran herkese ve bu konuda yıllardır kafa yoran 'talebeme' içten teşekkürler...