Geçenlerde aldığım bir elektronik posta mesajında, "Acaba bu mesajımı okur musunuz, bana cevap verir misiniz?" diyen okurumuzu aradım telefonla. Zira en korktuğumuz şey kibirli olmak, ya da kibirli sanılmaktır. Samimi bir konuşma oldu. Birtakım fikirleri olduğunu, benimle bunları paylaşmak istediğini söyledi, adresimi verdim. Birkaç gün sonra mektubu geldi. Samimiyet ve temizliğine zarar vermemek için aynen aktarıyorum. Sadece böyle milyonlarca gencimiz olduğuna gönülden inandığımı belirtmeme müsaade istiyorum. "Sevgili Resul Bey, Bana bu fırsatı (mektuplaşmayı kast ediyor ki) verdiğiniz için size çok teşekkür ederim. Size günümüzün en kötü hastalığından yani 'bana ne, beni ilgilendirmez' dediğimiz 'boşver'cilik hastalığından bahsetmek istiyorum. Açık sözlü çok fazla insan kalmadı. Ben ise elimden geldiğince size açık sözlü olacağım. Herhangi konu veya herhangi olay olursa olsun, duyarlılığımızı yitirdiğimiz şu günlerde kendi kendime belki bir şey yapabilirsin dedim. Umuyorum, inşallah böyle olur. Beğenirseniz, ilgilenirseniz çok mutlu olacağım. Burada size bir soru sormak istiyorum, çünkü konumun gidişatı buna bağlıdır. Cevap verirseniz ki umarım verirsiniz. Belki daha sonra yaşadığım yer olan M...'te gerçekte kötü giden olaylardan bahsetmek şansı bulurum. Sevgili Resul Bey, biraz politik olacak ama; siz şu anki hükümetimizin iyi gittiğini düşünüyor musunuz? Ayrıca en iyi yaptıkları icraatlarının ne olduğu sorusudur. Şimdi benim cevabım şu ki ben çok başarılı buluyorum ve canı gönülden destekliyorum. Ama gerçek anlamda en başarılı oldukları konuyu sizin gözünüzden öğrenmek istiyorum. Lütfen bu yazı; iki arkadaşın yazışması şeklinde kalabilir. Bu hiç önemli değil. Ama bence asıl önemli olan Türkiye Cumhuriyeti'nin dolayısıyla hükümetimizin en büyük problemi nedir? Mesela dış borcumuz mu? Veya dış güçler mi? Sizden gerçek anlamda ricam şudur ki, ben Türk milletinin bir ferdi, bir neferi olarak beni ilgilendirmez, bana ne demeden acaba ben ve benim gibi düşünen arkadaşlarım adına; ülkemiz için ne yapabiliriz? Bir bağış kampanyası veya ücretsiz de olsa, sadece karın tokluğuna ülkemiz için nasıl çalışabiliriz? Siz bu konuda bir önder olabilir misiniz? Bana öyle geliyor ki, herkes kendini düşünmeye devam ederse biz nasıl kalkınırız. Yarın çoluk çocuğumuz hangi zor durumlara düşer? Korkum kendi adıma değildir, herkes içindir. Mesela siz derseniz ki dış borçtan veya iç borçtan dolayı hükümet bir şey yapamıyor, şunları yapmak istiyor ama başaramıyor. Kusura bakmayın yazım biraz kötü olabilir, çünkü hızlı yazmayı seviyorum. Belki tek eksik bir kampanyadır. Başınızı ağrıttıysam kusura bakmayın, hakkınızı helal edin. Size oğlumla (herhalde 8-9 aylık R.İ.) beraber üç gün önceki fotoğrafımızı gönderiyorum. Siz de beni görmüş olursunuz. İnşallah bana yazarsınız veya beni ararsınız. Fırsat verirseniz M..... (ilçesinin adı R.İ.) hakkında yanlış gördüğüm ve olmaması gereken bizlere yakışmayan olaylardan da bahsedeceğim. İlk defa böyle bir şey yapıyorum. İnşallah yerini bulur. Saygılarımla. M.D. 18. 04. 2006 imza..." Bu ülkeyi ayakta tutan milyonların hissiyatına tercüman olduğuna inandığım bu tertemiz Anadolu gencinin çağrısının yerini bulmasını gönülden diliyorum...