Böceklerin kanat açıları

A -
A +

Bilirsiniz zamanaşımına uğrayan şuçlardan dolayı ceza verilmez. O halde bir suçumu rahatlıkla itiraf edebilirim. Ziraat fakültesi yıllarında Menemen Uygulama Çiftliğinde stajdayız. Çeşitli derslerden de arada bir imtihan oluyoruz tabii. Bir ders var ki, başetmek mümkün değil; yüzlerce böceğin ismi, familyası, genus'u, türü, kanat yapısı, kanatlarının üstündeki beneklerin şekli ve daha neler nelerin ezberlenmesi gereken "Entomoloji" yani "Böcek Bilimi" dersi. İşte tahsil hayatımda en azılı şekilde kopya hazırladığım bu sınavda, pantolon paçamdan malzeme (!) çıkarırken yakalandım. Ve o imtihandan "sıfır" aldım. Sonra mı? Sonra yukarda saydığım her şeyi günlerce süren ve gerçekten beyin zonklatan bir çalışma döneminden sonra öğrenip, zor güç geçtim o dersten. Şimdi düşünüyorum. O bilgilerden aklımda ne kaldı. Ya da meslek hayatımda o bilgilerin ne kadarını kullandım. Hemen hemen hiç. O zamanki hiçbir metoda dayanmayan öğrenme süreci yerine, o böcekleri bulabileceğimiz kitap, dergi, ansiklopedi ve diğer kaynaklardan nasıl faydalanacağımız öğretilseydi daha faydalı olmaz mıydı? Olurdu da, hocaların "hava atması" ne olacaktı.. Ya da bugünkü sayfamızda ülkemize yeniden geleceği ve üniversite öğrencileriyle bilgi paylaşacağı müjdesini aldığımız Tony Buzan'ın "zihin haritası" tekniğinden haberdar olaydık ta, o akıl almaz böcek familyalarını daha kolay akılda tutaydık. Ne bileyim, mesela hafıza teknikleri öğretilmiş olsaydı ortaokul ve lisede de bu teknikleri kullanarak, (çok affedersiniz) 'ineklemeyi' değil de 'öğrenmeyi' öğrenseydik. Ve bu alışkanlığımızı ömür boyu sürdürseydik. Oysa biz öğrenmekten o kadar bıktırıldık ki, sene sonunda kitaplarını yırtıp havaya atanlar olurdu aramızda. "Peki bütün bunların, iş dünyamızın problemlerini tartışmaya çalışan bu sayfayla ne alakası var?" derseniz eğer: Beyinleri formül ezberlemek, test mantığıyla alternatifler arasından en uygununu (yine çok affedersiniz) sallamak, ve sonuçta 50 puanı tutturup diplomayı kapmak üzerine programlanmış bir insan kaynağı ile nereye varabilirsiniz. Varacağımız yer belli. Bugünlerde sahiplerini bulan Nobel ödüllerini kimlerin aldığını gazetelerden öğrenir; belki bunu "Kim ne kadar ne ister", "Kim tüysün" ve benzeri yarışma programlarında bilip üç beş kuruş kazanırız; ama bugüne kadar ilaç için bir tek Nobel Ödülü kazanamadığımız gibi bu kafayla ileride de kazanamayız. Nobel Ödülünü hedeflemeyen araştırmacı ve mühendislerle de bir yere varamazsınız. "Yıldızları hedeflemeyen, ağaca çıkamaz" derler hani. Siz en iyisi utanmayın, bir yolunu bulup üniversite öğrencilerinin arasına karışarak Tony Buzan'ı dinlemeye ve de anlamaya çalışın. İyi öğrenmeler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.